Öfke Soldurur

Uyanır, her sabah çiçekleriyle konuşurdu. O sabah, çiçekleri tek bir ses bile duymadı. Onun için çiçekleriyle iletişim kurmak, ruhuna zaman ayırmak ile aynıydı. Çiçeklerine o kadar iyi bakıyordu ki çiçekleri hiç solmazdı, aynı yüzündeki gülümsemenin hiç solmadığı gibi. Bir şeyler yolunda gitmese bile gülümsemeyi bilirdi. İnsanların çözülemeyecek derdi olmadığını söyleyen bu adamı görenler onun yaşam tarzına çok özenirdi. Yaşlı adamın böyle enerji dolu olmasını; hayatı boyunca yaşadığı zor durumlarla bağdaştıranlar gibi hiç zorluk yaşamadığı için böyle olduğunu düşünenler de vardı. Yaşlı adam hayatında olan her şeyde bir anlam arardı. Hayatına giren insanlar ve başına gelenleri bir işaret olarak alırdı. Bu adam iki köpeği ve çiçekleriyle yaşıyordu. Çiçekleriyle yaşadığını ayrıca belirtmek zaten tüm durumu özetliyordu.

Yaşlı adam o sabah kalktı ve işe gitmek için hazırlandı. Bugün iş yerinde önemli günlerden biriydi. Adam heyecanla eşyalarını topladı ve hazırlandı. Çiçeklerine su verdi ve aceleyle çantasını almaya uzandığında masanın üzerindeki bir bardak suyu deviriverdi. Bugün onun için çok önemliydi. Geç kalmak istemediği için bardağın düşmesine sinirlendi ve söylenerek evden çıktı. Ama unuttuğu bir şey vardı.

Çiçekleriyle konuşmayı unutmuştu fakat aceleden ve sinirden bunun farkında bile değildi. Arabasına bindi. O gün yapması gerekenleri düşünürken iş yerine varmak üzere olduğunu fark etti. Vardığında ceketini düzeltti, çantasını aldı ve arabadan indi. Bir şey unutmadığına emin olmaya çalışıyordu. İş yerine girmeden önce çantasını, ceplerini kontrol etti. Bir şey unutmadığından emin olarak kapıya doğru yöneldi. Ama hala unuttuğu en önemli şeyin farkında değildi.

Yaşlı adamın içeriye girmesiyle çok eski bir dostuyla karşı karşıya kalması bir oldu. İkisi de hemen birbirlerine doğru yürümeye başladılar. Yaşlı adam arkadaşının konuşmasına fırsat vermeden söze atıldı. Eski dostunun orada ne işi olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yaşlı adam ve dostu bir süre işler ve yapılacaklar hakkında sohbet ettikten sonra ortaya karşıt fikirler çıkınca sohbetin tartışmaya döndüğünü fark etmediler. Tartışma daha da ileri gidince yaşlı adam pişman olacağı sözler söyledi. Nasıl olduğunu anlamasa da laflar ağızından dökülüvermişti.

Uzun bir iş gününden sonra yaşlı adam eve vardığında aklında eski dostuna söylediği şeyler vardı. Yaşlı adam eve geldiğinde çiçeklerinin solduğunu fark etti. Neler olduğunu anlamaya çalıştı ve üzüntüyle çiçeklere yaklaştı. Çiçeklere su verdiğinden emindi ve çiçeklerin solmasına anlam veremezken bir anda taşlar yerine oturmaya başlamıştı. Sabah çiçeklerle konuşmayı unutmuştu. Bunu unuttuğuna inanamıyordu.

Adam derin bir nefes aldı ve düşündü. Sabah çiçekleriyle konuşmamasının sebebi kızgınlıktı. Sadece başka bir şeye sinirlendi diye çiçeklerle konuşmayı unutmuştu. Çiçeklerin bakımının tam yapılmış olmasına ve çiçekler için en uygun koşulun sağlanmasına rağmen yaşlı adam sadece o gün çiçekleriyle konuşmadığı için solmuştu. Sonra fark etti ki bugün sırf sinirlendiği için değerli bir dostunu kırmıştı. O arkadaşlığın üzerine yılların emeği olsa bile bir anlık öfke arkadaşlığı soldurabilmişti. Yaşlı adam bu gün alması gereken dersi ve işareti aldığını düşündü ve arkadaşını aramak için telefona uzandı…

(Visited 20 times, 1 visits today)