Soğuk. Bazen insanın kendisine gelmesi için ihtiyacı olan şeylerden biri. Çoğu durumu iyice farkına varmamızı sağlayan, aklımızı başımıza getiren türden. Kimileri nefret ettiği için kimileri ise âşık olduğu için anlamaz soğuk havada hissedilmesi gerekenleri.
Hava her zamankinden farklıydı. Diğer günlere nazaran daha erken aydınlanmaya başlamıştı. Gökyüzündeki kızıllıktan bugün havanın karlı ve soğuk olacağı anlaşılıyordu. Pazar günleri hariç her gün yaptığım gibi bugün de sakince hazırlanarak iş yerimin yolunu tuttum. Fazla uzakta değildi ama yine de erken kalkmak sağlığım ve günümün devamı için iyi oluyordu.
Yağmur. İnsanların çoğu; havanın yağmurlu olması sebebiyle durgun, hüzünlü, kırgın ve hatta bıkmış bir ruh hallerine bürünürler. Güneş açması, sıcak havalar ise tam tersidir. İnsanlar dışarı çıkar, yürüyüş yapar, birbirleriyle vakit geçirip sosyalleşir…
Küçükken ben, ve eminim ki bir çoğumuz, yağmur yağmasının yukarıdaki bir varlığın üzülmesi ve ağlaması olarak düşünürdük. Büyüyünce aynı bizim gibi bu düşünce de olgunlaşsa da bizi etkileyen bu ruh halinden bir türlü kurtulamadık. Ben de hala yağmurlu havalarda depresif hallere bürünürüm. Oysaki bu tür havalar insanı o yoğun düşünceleriyle baş başa bırakır. Bazı şeyleri farkına varmamızı ve ona göre hareket etmemizi; geçmişimizi, geleceğimizi ve şimdiyi düşünmemizi sağlar.
Mart ayının sonuna yaklaşmamıza rağmen havanın bu denli soğuk olması beni biraz üzmüştü. Kalın giyinmeme rağmen üşüyordum. Düşündüm. Ben üşüyorsam sokakta yaşan insanlar, küçük çocuklar ne haldedir kim bilir? Sahip olduğum şeylerden mutluluk duydum. Mutluluk demişken, sizce de çok abartılmıyor mu bu duygu? Herkes mutlu olmak için illa büyük bir şey bekliyor, olmayınca ise hayal kırıklığına uğruyordu. Oysaki en ufak şeyden bile mutlu olabilir insan. Güzel bir restoranda yemek yemek, sevdiklerimizle vakit geçirmek, doğum günü kutlamak, hediye almak veya vermek… Evet, bunların her biri geçici, öylesine şeyler gibi görünse de bunların hepsi anılarımız. Bu anılarımız sayesinde bizi biz yapan şeylere ulaşmış oluruz. Büyürüz, olgunlaşırız. Sahip olmadıklarımız yüzünden mutsuz olmak yerine, sahip olduklarımız sayesinde mutlu olabiliriz.
“Bir cep saatiydi ama mutlu olduğun zamanı anlıyordu ve o zaman kendiliğinden duruyordu.” Bu sözü hiç unutmamıştım. Küçükken babam, geceleri beni yatağa yatırdıktan hemen sonra anlattığı masalların birinde geçen bir cümleydi. İçlerinden en sevdiğim masal buydu ve her defasında sırf ben istediğim için tekrar anlatırdı. Bu masalların çoğu farkındalık ve mutluluk üzerineydi. Hiçbir zaman bu kadar net anlayamamıştım bu cümleyi.