Hayata merhaba dediğin anda feci bir acıyla ciğerlerini yakan hayatın sana olan vedası da huzura kucak açarak verilen son bir nefestir. Hayatın başlangıcı acıyla olsa da bitişi huzur içinde mi olur? Bu sınırlamayı insanlara uygulayan zaman kavramı mıdır? Zamanın başlangıcı ya da sonu olmasaydı duyguların bir anlamı kalır mıydı? Yoksa hissedilen her şey içinde büyür müydü?
Mutluluğun tanımını düşündüğümde güzel bir sonuca vardım. Üstüne epey kafa yorulan bir kavramdır.. Ama kitaplarda yazanlardan farklı cevaplara çıktım. Mutluluk, mucizenin tanımı gibi herkes için farklı bir anlam içeriyordu. Tıpkı doğum günü pastasına sıkıştırdığımız umutlar ve fotoğraf albümlerine hapsettiğimiz sevinçler gibi. Bunun en basit örneklerinden biri de filozofların mutluluk hakkında yaptığı tanımlardır. Kierkegaard’a göre mutluluk anı yaşamaktan; anın tadını çıkarmaktan geldiğine inanıyordu. Mevcut şartların getirdiği problemleri dönüştürmeyi bırakıp onları deneyim olarak görmeye başladığımız zaman mutluluğa ulaşabileceğimizi savunmuştur. Ben de onunla aynı görüşte olduğumu fark ettim. Çünkü hayat anlardan ibaret ve onu bir kere kaçırdık mı yakalamamız mümkün olmuyor. Huzur bir cep saatiydi ama mutlu olduğu zamanı anlıyordu ve zaman kendiliğinden duruyordu. Tercihlerimizle ya geçmişte takılı kalırız ya da geleceği iple çekeriz. Bir insan eğer geçmişi özlüyorsa bugününde bir yanlışlık vardır. Mutluluklar siz beklemediğiniz anlar da size kucak açarlar. O sizden kaçar onu yakalamaya çalıştıkça ondan bir adım daha uzaklaşırsınız. Ta ki siz onun peşini bıraktığınızda o sizin kapınıza kim tarafından bırakıldığı bilinmeyen bir hediye olarak karşınıza çıkıverir.
Bazen mutluluk hayatın akışında köşeye sıkıştığında elinden geleni yapıp bir şey elde edemediğinde çıkıverir karşına. Aslında derin bir inancın eseridir. Kalpte taşınan gizli bir madalyondur. Kimse görmez. Oysaki yalnızlık yalnızlık değildir mucizeleri beklerken. İnancıyla bütündür insan. İnancıyla eş, inancıyla dosttur. Her dakika yalnızlık beklenen mucizelerle süslenir yeni yıl ağacı edasıyla. Mucizelerin en büyük eseri de mutlu birkaç anıdır. Yeni yıl ağacının en parlak süsüdür mutluluk. Tatlı düşlerle kalabalıklaşır insanın içi. Ama inanç içinde ve kurulmaktan asla vazgeçilmeyen düşlerdir.
Arkamda bıraktığım diz boyu hatıralarıma baktığımda neşe dolu bir çocukluk yaşamıştım. Hayat henüz on yedi yaşımda olmama rağmen birçok şans tanımıştı bana. Bazen adaletli olmasa da bana karşı elini korkak alıştırmamıştı. Bazı insanlar kendi şansını kendi yaratırken bazıları da şansın içine doğuverirler. Her zaman düzlüklerle de ilerlemese de mutlu olmanın nasıl bir şey olduğunu vücudumun her noktasında ve doruklarında yaşamıştım.
Mutluluğa giden bir yol yoktur. Mutluluk, yolculuğun ta kendisidir. Siz onu görmek isterseniz görünür. Önemli olan onu gerçekten isteyip istemediğinizdir. Ulaşılması istenen tek mutlak ihtiyaç mutluluktur. Mutluluk kişinin kendisinden beslenir ve çevresindekilere de bulaşır. Paylaştıkça çoğalan ve çoğaldıkça büyüyen bir duygudur.