Meyveli sodadan vitaminli sakızlara, çerezlerden pastaya kadar çeşitlilik gösteren yapay tatlandırıcılar aslında hayatımızın her yerinde. 1950’lerden başlayarak, yapay tatlandırıcıların şekere alternatif olduğu herkes tarafından biliniyor ancak çoğu kişinin aklına takılan önemli bir soru var: Yapay şeker ne kadar zararlıdır?
Yapay şeker doğal maddelerden üretilebilmesine rağmen doğal şekere göre çok daha tatlıdır ve içinde “yüksek yoğunluklu tatlandırıcılar” olarak adlandırılan sentetik kimyasallar barındırır. Bu kimyasalların insan vücudu üzerinde birçok zararlı etkisi vardır. Yapay şekerin beyin ve tat dokuları üzerindeki yan etkisinden biri, yiyecekleri tatma şeklimizi değiştirmesidir. Harvard’a bağlı Boston Çocuk Hastanesi’nde obezite ve kilo verme uzmanı olan Dr. David Ludwig diyor ki: “Küçük bir miktarı bile, çok daha yüksek bir şeker hacmine kıyasla daha tatlıdır. Bu yoğun tatlandırıcıların sık kullanımından kaynaklanan şeker reseptörlerinin aşırı uyarılması, daha karmaşık tatların algılanmasını sınırlayabilir.”. Bu nedenle, rutin olarak yapay şeker kullanan kişiler, meyve gibi daha az yoğun tatlı yiyecekleri tatsız ve daha az çekici bulmaya başlayabilir. Başka bir deyişle, düzenli olarak yapay şeker tüketmek sizi sağlıklı ve besleyici gıdalardan soğutabilir.
Indiana Purdue Üniversitesinde sinirbilimci olan Susan Swithers, yapay şekerin kullanımının obezite oranı üzerinde çok büyük bir etkisinin olduğunu belirterek diyor ki: “Yapılan deney ve gözlemlerde yapay tatlandırıcıları rutin olarak kullanan kişilerde kullanmayanlara kıyasla birçok rahatsızlık kolaylıkla gözlenebiliyor.” Bu rahatsızlıklar arasında böbrek yetmezliği ve böbrekte hasar, baş ağrısı, migren, ruhsal bozukluklar ve çok daha fazlası bulunuyor.
Aspartam, sukraloz ve asesülfam potasyum en tehlikeli tatlandırıcılardan sadece birkaçı. Aspartam, hafıza performansını düşürmesiyle bilinir ve anneleri aspartam kullanan yeni doğmuş bebeklerde obezite ve metabolik rahatsızlık riski yüksektir. Sukraloz, şekerden neredeyse 600 kat daha tatlı olan en tatlı kimyasallardan biridir. Araştırmalar, pişirildiği taktirde bunun zehirli bir bileşiğe dönüşebileceğini göstermektedir. Asesülfam K olarak da bilinen asesülfam potasyum ise mide bulantısına, böbrek fonksiyonunda sorunlara, hatta ve hatta otizme bile neden olabilir. Bu nedenle bu tehlikeli kimyasalların yasaklanması birçok kişiyi sağlık problemlerinden kurtarabilir. Hele ki büyüme çağındaki körpecik bedenlerin bu kimyasallara maruz kalarak büyüdüklerinde bedenlerinde oluşacak arızaları düşündüğümüzde ilk iş olarak okul kantinlerinde ve yemekhanelerinde bu kimyasalları içeren paketli ürünlerin derhal yasaklanması gerektiği fikrine herkes katılacaktır. Sadece fikre katılmak da yetmez, bununla ilgili bir eylem planı derhal hayata geçirilmelidir.
Okula ilk başladıklarında yeni bir sosyal ortama giren çocuklar birbirlerinin ne yiyip içtiklerini gözlemliyorlar ve zaman içinde beslenme alışkanlıklarını bu ortama göre şekillendiriyorlar. Okul çağındaki çocukların beslenme alışkanlıklarının gelişimleri üzerinde büyük bir etkisi olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bunun için kantinlerde, çocukların gelişimine katkı sağlayan bol proteinli ve içerisinde meyve gibi doğal şeker bulunduran sağlıklı gıdaların, onların ilgisini çekecek şekilde sunulması çok önemlidir. Bu yönde okulların kantinlerinde yapay şeker içeren gıdalar yasaklanıp onların yerine mevsimine uygun meyve sebzeler, salatalar, kuru meyveler, süt, taze sıkılmış meyve ve sebze suları, yoğurt, ayran, peynir, günlük haşlanmış yumurta, doğal mineralli su ve şekersiz sakızlar satılması zihinsel ve fiziksel açıdan sağlıklı nesiller için mühimdir.
Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası (Şeker-İş) Genel Başkanı İsa Gök, velilere ve öğrencilere gıda tüketimlerinde nişasta bazlı şekerler (NBŞ) ve yapay tatlandırıcılar konusunda uyarılarda bulundu ve dedi ki: “Obeziteye bağlı hastalıklar bazen ölümcül seyredebilmektedir. O yüzden okul çağından itibaren beslenme programı yeniden gözden geçirilerek, okullarda kantin, yemekhane, kafeterya, büfe, çay ocağı vb. yerlerde halen daha satılan enerji içecekleri, gazlı içecekler, aromalı içecekler (soğuk çay, ice tea), kolalı içecekler, aromalı doğal mineralli içecek, aromalı şurup, meyveli içecek, sporcu içecekleri gibi yüksek yoğunluklu tatlandırıcı içeren yiyecek ve özellikle içecekler yasaklanmalıdır.”(1) Bu haklı uyarı görmezden, duymazdan gelinebilir mi?
O zaman başlıktaki soruyu tekrar soralım. “Çocuklarımızı Zehirle mi Besliyoruz?” Evet zehirle besliyoruz. Kendi ellerimizle geleceğimizin güvencesi çocuklarımızın bedenlerine zehir enjekte ediyoruz. Göz göre göre gelen bu tehlikeye gözlerimizi ve kulaklarımızı tıkamayalım ve okul kantin ve yemekhanelerinde yapay şeker içeren tüm hazır gıdaları YASAKLAYALIM.