Avcılık, geçmişten günümüze kadar olan süre içerisinde çok popüler olmuştur. Günümüzde de izleri vardır ve bu durum bizleri gerçekten de etkilemiştir. Gerek davranışlarımız gerekse gördüğümüz olaylar olsun, insanın psikolojisini bozacak kadar ileri gitmiştir. Sizce bu bir spor mudur yoksa bir ihtiyaç mı? Hadi, hep beraber Yontma Taş Devri’ne ve onu takip eden çağlara bir yolculuk yapalım. Bakalım hangi sonuca ulaşacaksınız?
Yontma Taş Devri, insanlık tarihinin en uzun devresi olarak bilinir. Mağaralarda, ağaç kovuklarında ve nehir yataklarında yaşayan insanlar, avcılığın temelini atmıştır. Bu devirde yaşayan insanlar ders kitaplarında da karşımıza çıkan ‘’avcı ve toplayıcı’’ ilişkisine sahiptirler. Sert kayalardan silahlar, mızraklar ve oklar yaptılar ve bunlarla hayvanları avladılar. Ateşin bu dönemin sonlarında bulunmasına bakılırsa avlarını nasıl tükettikleri meçhul. Bu size çok kötü geliyor biliyorum ama onların yapacak başka şeyleri yoktu. Sorun da bu zaten. İnsanlar hobi olarak avlamadılar, sadece karınlarını doyurmak ve geçimlerini sağlamak için bu işi yaptılar. (İhtiyaç)
Böylelikle Orta Taş Devri’ne giriş yaptık. Bu bir geçiş dönemidir ve bu dönemde günümüzün iklim şartları oluşmaya başlamıştır. Avcılık ve toplayıcılıktan üretime geçiş yapılmıştır. Yavaş yavaş modernleşme başlamış diyebiliriz. Her dönemin belirgin bir özelliği olduğu gibi, bu dönemin de göze çarpan özelliği ‘’mikrolit’’ adı verilen aletlerdir. Keskin aletler ile hem hayvanlardan korunmuş hem de avcılık yapmışlardır. Bu dönemde yaşayan insanlar hayvanları evcilleştirmeye de başlamışlardır. Hayvanlarla iç içe olan bu dönemde de bir İHTİYAÇ söz konusudur.
Yeni Taş Devri’ne hoş geldiniz! Bu dönem, şimdiye kadar anlattıklarımdan çok daha gelişmiştir. Seramik sanatı başlamış, havanların sayısı artmış, aletler geliştirilmiş ve bilgiye de geçiş sağlanmıştır. Size iyi bir haber vereyim mi? Avcılık hayatı terk edilmiş, yerleşim yerleri oluşturulmuş ve hatta tüketicilikten üreticiliğe geçiş sağlanmıştır. Hayvanlar yine evcilleştirilmiş, onların etinden, sütünden yararlanılmıştır.(En gelişmiş çağ)
Bu çağları takiben ortaya Maden Çağı çıkmıştır. Bu çağlarda avcılık bitmeye yüz tutmuş, insanlar tarıma yönelmiştir. Tarih öncesi çağları noktaladık ve şimdi sizi daha tanıdık çağlara götürmek için hazırım. (Bu çağlarda avcılığı çok görmeyeceksiniz, daha çok yapılan yeniliklerle ilgili olacak ve hızlıca geçeceğim.)
Yazının icadı ile başlayıp Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılması ile son bulan İlk Çağ, en uzun çağ olarak bilinir.
Batı İmparatorluğu’nun yıkılışından İstanbul’un fethine kadar süren Orta Çağ’da artık daha da geliştiğimizi, avcılığın daha da azaldığını söyleyeyim ve ilerleyelim.
İstanbul’un fethinden Fransız İhtilali’ne kadar süren bu çağda yapılan yenilikler ile avcılık unutmaya yüz tutmuştur. Artık o kadar gelişmiştik ki, böyle şeylere zamanımız olmuyordu.
Fransız İhtilali’nden başlayıp şimdiyi de içine alan bu çağ ise, sizi hayal kırıklığına uğratacak. Gelişmişliğin son düzey ama duyarlılığın en alt düzey olduğu bu çağa da hoş geldiniz diyorum. Zaten aşina olduğunuz bu çağda avcılık yine başlıyor, ilerliyor, hayvanlara verilen değer düşüyor. Kötü olan ne biliyor musunuz? Bunu SPOR olarak yapıyorlar, yanlış bir şey yaptıklarının farkında bile değiller. Silahlarını, kapanlarını alıp gidiyorlar, masum hayvanların haberi olmadan yakalayıp bir de yiyorlar. Ne kadar pis bir uğraş olduğunu fark etmelerini sağlamak bizim elimizde. Bu yazıyı okuduktan hemen sonra etrafınızda böyle insanlar varsa uyarmanızı rica ediyorum.
Hayvanlar, bizim oyuncağımız değildir. Onları istediğimiz zaman avlayamaz, canlarını yakamayız. Avcılığı SPOR olarak görenler, kendi kişiliklerini kaybetmeye yüz tutmuş kişilerdir. Herkesin yaşamaya hakkı olduğu gibi hayvanların da vardır ve avcılık gibi saçma bir şeyle onların hayatlarını silip atamayız. Daha iyi bir toplum için, herkesin, her şeyin haklarına saygı duymalıyız.