Çöldeki Kasabadan Megakente

Hepinize yeniden merhaba. Bugün yaz tatillerimin çoğunun geçtiği büyüleyici bir kenti anlatacağım sizlere.bayterek
Bu kent son 18 yılda tam anlamıyla kasabadan başkente evrimleşmiş bir şehir. Astana. Astana Kazakistan’ın başkenti olma şerefini taşımaktadır. Son 18 yılda gelişen bu şehir bir ana mimari aks üzerine kuruludur. Bu aksın ortasında Bayterek bulunmaktadır. 105 metre uzunluğundaki bu devasa yapıda 97 metre yukarı çıkıp buradaki gözlem evinde şehri 360 derece ayaklarınızın altında görmek mümkün. 97 metre yukarıda olması Astana’nın başkent olduğu yıl olan 1997’yi temsil etmektedir. Bayterek görünüş olarak mutluluk kuşu olan Hüma’nın hayat ağacı üzerine altın yumurtasını bırakmasını tasvir etmektedir. Bu 105 metre uzunluğundaki kule şehrin neredeyse her yerinden gözükmektedir bu yüzden olur da kaybolursanız gökyüzünde kocaman bir metal top arayın.

Ana akstan bahsedelim şimdi. Bir ucunda dünya barışı ve dinler arası hoşgörüyü temsil eden cam piramitle birlikte cumhurbaşkanlığı sarayı Ak Orda’nın, öbür ucunda, tepesindeki “gökyüzü plajı”yla Han Çadır’ın bulunduğu ana aks şehrin merkezi olduğu gibi Kazakistan’ın da kalbi. Diğer her bina ve yapı bu ana aks etrafında oluşturulmuş. Han Çadırı aslında bir alışveriş merkezi olamasına karşın bir çadır, aslında “Dünyanın En Büyük Çadırı”. Şehir bir bakıma Paris’i andırıyor. Tam ortasından geçen İşim Nehri’nin kenarında Sienne’nin etrafında oturup kahve içmek mümkün, cam piramidin ise Louvre Müzesi ile benzerliği göze çarpıyor. Astana’ya geceleyin bakan başka bir şehirde sanıyor kendini. Sade bir güzelliği olan şehirdeki her bina farklı kombinasyonda renklerle aydınlatılıp dışarı çıkanları görsel bir şölene boğuyor. Özellikle Bayterek, bir bakıyorsunuz altın sarısı olmuş bir bakıyorsunuz gözlem evinin dışında dünya haritası animasyonu yansıtılıyor. aks-1
Astana’nın başkent yapılma sebepleri büyük bir tartışma konusu. Bazı Kazaklar coğrafi konumu eski başkent Almati’den daha güvenli olmasını sebep olarak görüyor bazıları ise başkent yapıldığı zamanlardaki yerli nüfusun Rus ve Almanlara oranla çok az olmasını. Ama ortada tek bir gerçek var, bu şehir başkent olmasaydı böyle şatafatlı bir hale gelemezdi. Bu arada bu kadar övdük ama halen gelişmiyor sanmayın. Şehir şu anda tam anlamıyla bir şantiye. Her yerde yeni projelere başlanıyor, yeni gökdelenler dikiliyor, farklı boyutlarda alışveriş merkezleri ve bunların yanına büyükçe parklar yapılıyor. Astana’da neredeyse her yerde inşaat olmasına rağmen yeşil alanlara çok önem veriliyor, her parkta bisiklet durakları var buralarda kendi kişisel bisikletinizi park edebiliyorsunuz veya hükumetin size sağladığı bisikletleri basit bir ücret karşılığı kiralıyor işiniz bitince geri aldığınız noktaya bırakıyorsunuz. Burada da görüleceği gibi kendi sağlıklarına ve spora çok önem veren bir millet. Ben yaklaşık olarak 8 ay orada bulundum ve bir tane aşırı kilolu vatandaş göremedim.

Astana her haliyle insanı büyülüyor. Gündüz istediğiniz yere yürüyebilirsiniz, alışveriş yapabilirsiniz istediğiniz her şeyi yapın, ancak benim tavsiyem geceleyin sokaklarda yürüyün belli bir saate. Dikkatli olun Astana’da 7/24 sert soğuk rüzgarlar esmektedir, işte bu yüzden halk arasında “Adam Uçuran Şehir” denmektedir. Pencerelerin çoğu iki katlı olmasına rağmen havanın içeri girdiğini hissedebilirsiniz geceleyin. Bu rüzgarları bir de kışın düşünün. Kışın hava sıcaklığı -20 olduğu zaman ayaz ile birlikte hissedilen – 35’ten fazla bile olmaktadır. Hatta size şöyle söyleyeyim, ilk kez Astana’ya gittiğimde uçaktan indiğimde ve bir taksi beklerken burun kıllarımın donduğunu hissettim. Bu yüzden kış mevsiminde gidecekseniz kesinlikle yanınıza en kalın elbiselerinizi almayı unutmayın. Kışın ne kadar soğuksa yazında o kadar sıcak oluyor Astana. Bir de buna İşim Nehrinin oluşturduğu nemi de eklersek yanıyorsunuz. Bu yüzden yazın gidecekler önerim ince kıyafetlerinizi yanınıza alın ancak Astana’da her an yağmur yağabilir. İnce mont veya sweatshirt tarzı kapüşonlu kıyafetler almayı da unutmayın. Astana bu kadar soğuksa hiç buzlanma veya kar olmuyor mu diye sorabilirsiniz. Tabii ki de oluyor ancak Astana’da görevliler en ufak bir kar tanesi gördükleri an araçlarına binip sokakları tuzluyor aynı anda sokaktaki karları küremeye başlıyorlar ve yollarını görseniz hiç bir pürüz yok. Bir tabir vardır: Kaymak gibi yol diye aynen kaymak gibi yol. Bu yönüyle Astana’yı çok beğeniyorum.
Astana’daki otel kalitesi ile ilgili maalesef bir bilgim yok çünkü her gittiğimde babamın yanında kaldım. Ancak restoranları ile ilgili bazı bilgiler verebilirim. Ali Baba adlı restorana uğrarsanız Özbek pilavı, Çiğ börek ve şaşlık söylemenizi öneririm. Şaşlık ne diyecek olursanız bizim şiş kebap. Ancak oradaki etler daha doğal olduğu için daha lezzetli oluyor. Şaşlığın iki türü var: Koyun ve dana. Şaşlık yiyecekseniz sakın benim yaptığım hataya düşmeyin ve dana söylemeyin çünkü çok kuru ve sert oluyor, gidin kuzu şaşlık söyleyin Türkiye’deki kuzular gibi eti bir değişik kokmuyor bu kuzuların ve daha yumuşak ve sulu oluyor. Bu arada Kazakların at etiyle yapılan yemeklerinin de mükemmel olduğundan bahsetmeden geçemeyeceğim. Size tavsiyem sakın Türk restoranlarına gitmeyin. Oradaki Türk restoranları beş para etmez yemekleri taze değil, hizmet edişleri sanki defol git dermiş gibi. Bu sebeplerle Kazakların veya Özbeklerin lokantalarını tercih edin. Kazaklar eğlenceye aşırı önem veren bir millet olduğu için her büyük restoranda içki serbest ve sahne var. Bu sahnede ya insanlar dans ediyor yad a bir sanatçı şarkı söylüyor ve bu restoranlar gecenin hiçbir saatinde boş kalmıyor.
Astana çölde bulunmasına ve topraklarının verimli olmamasına rağmen her mevsim taze sebze meyve bulunabilmektedir. Bu sebze meyveleri her blokta bulunan mini-manavlarda bulabilirsiniz. Bu mini-manavların yakınında genellikle bakkal tarzı marketler bulunur ve kesinlikle bu marketlerin yakınlarında oyun alanları, basketbol veya futbol sahaları bulunur. Ve bu sahalar sadece gençler evlerine yemek yemeğe gittiklerinde boş kalır. Bu sahalarda Ruslar, Kazaklar, Türkler ve diğer milletlerden insanlar beraber oynarlar.

Kazakistan’da her zaman hoş görüyle karşılandım nereye gidersem gideyim. İnsanları çok cömert, iyi kalplı ve misafirperverdir.
Şimdi ben sizlere burada Astana’yı her yönüyle anlatmaya kalkışsam şaka bir yana kitap olur. Bu yüzden öbür yazımda artık geri kalan kısımlarından bahsedeceğim yoksa bu yazı aşırı boğucu ve uzun olur. Bir sonrakine görüşmek üzere. Bu arada unutmadan hepinizin yeni yılını kutlar, gönlünüzce geçmesini dilerim.muze

(Visited 105 times, 1 visits today)