Kapıdan çıkmadan evvel oturduğu sandalyeye baktı. Kendisine çok benzeyen bir gölgenin orada uyuduğunu gördü. Şimdi size ne olduğunu başından sonuna anlatacağım. Patron Jackson, her zamanki gibi işe gitmek için sabah erkenden kalktı. Karısı Nicole eşinin her sabah seve seve içtiği çaydan yaptı. Daha sonra kahvaltıyı hazırladı. O gün kahvaltıda tost vardı.
Jackson polis, Nicole’in ise sekreterdi. Her sabah aynı düzen olurdu. Jackson hazırlanırken Nicole o sırada kahvaltıyı hazırlardı. Jackson o sabah kahvaltıya oturduğunda oturduğu sandalye Jackson’ı huzursuz etmişti. Bu ilk defa oluyordu. Çünkü Jackson’ın oturduğu sandalyeye başka kimse oturmazdı. Zaten Jackson kendine en rahat sandalye olarak almıştı o sandalyeyi. Sandalyeden kalktı. Bir dakika boyunca sandalyeye baktı ama hiçbir şey göremedi. Karısı Nicole ne olduğunu sordu. Jackson ‘ İlk defa bu sandalye beni rahatsız etti’ dedi. Nicole ‘ Olur öyle şeyler. Bu çok normal ’dedi. Jackson rahatladı ve tekrar sandalyesine oturdu. Beş dakika sonra sandalye sallanmaya başlamıştı. Bu sefer Jackson bu sefer normal bir şey olmadığını anlamıştı. Jackson iş yerindeki odasına girdi. Sandalyesine oturdu ama bu sandalye onu rahatsız etmemişti. Sadece evdeki sandalye Jackson’ı rahatsız etmişti.
O gün Jackson için kabus gibiydi. Eve geldiğinde çok yorgundu. Eşi Nicole çoktan sofrayı hazırlamıştı. Birlikte akşam için sofraya oturdular. Jackson sandalye mevzusunu unutmuştu. Sandalyeye oturur oturmaz sallanmaya başlamıştı. Jackson çıldırmıştı. O gün akşam yemeğini doğru dürüst yiyemedi. Bir sonraki gün sabahında Jackson kahvaltı etmeden evden çıktı. Tam arabasına binerken telefonunu evde unuttuğunu fark etti. Tekrar eve çıktı. Telefonu sandalyesinin üzerinde duruyordu. Telefonunu aldı ve kapıya doğruldu tam o sırada sandalyesinde bir gölge gördü. Bu gölge uyuyordu. Ama bu gölge Jackson’a ait değildi. Sizce o gölge kime aitti?