Zorluklar… Tam olarak zor olan ne? Bizim için hayatımızdan gelip geçirilmesi zor, sivri uçlu, keskin, can acıtıcı şeyler. Niye var bu ‘zorluklar’? Seni kendinin daha güçlü, daha zor kırılacak haline dönüşmek için. Çok gitar çalmaktan parmak uçlarının nasırlaşması ya da üst üste sana söylenen yalanlardan hiçbir şeye inanmaz hale gelmen gibi. Zamanla başına gelenlere göre adaptasyon geçirip kendini dış dünyaya daha hazırlıklı hale getirmen için gerekiyor bu zorluklar.
İnsanı karşılaştığı zorluklar güçlendiriyor. Ama herkes farklı olaylardan güçlenmiş olmuyor mu o zaman? Benim karşıma çıksa umurumda olmayacak, bir günde atlatacağım derdi bir diğerinin bir, hatta belki birkaç, yılını almayacağı belli değil. Hatta büyük ihtimalle öyle olur. Uzun süresini alır. Önce sindirmesi kabul etmesi lazım, kaçmak bir işe yaramıyor bütün yaranın kapanma süresini uzatıyor sadece. İşi zorlaştırmak dışında asla bir rol oynamıyor ertelemek. Ertelememek lazım o yüzden. Her şey için geçerli bu. Beklemek kadar manasız bir şey görmedim. Boşa vaktini harcıyorsun başka bir şey yok.
‘Zorluklarım dostlarım mıdır?’ bu konuya gelecek olursam çok net bir fikrim yok aslında. Beni zorlayanları yaşarken aslında onların en iyi dostum olduklarını fark edememişim. Bana en büyük acıları çek kötü zamanları geçirirlerken bilememişim benim için ne kadar iyi olacaklarını. Zamanında iyiymiş gibi gelmiyorlar çünkü. Yaşayıp geriye baktıktan sonra anlaşılıyor ne kadar çok şey öğrettikleri, anlattıkları. Her yaşantının anında değil de üstünden belirli bir vakit geçtikten sonra değerlenmesi ne yazık… Anında bütün duygularını tamı tamına, yüzde yüz oranında yaşamak lazım, sonradan geriye bakılıp düşünmek istenmiyorsa.
Yara izlerini hep güzel bulmuşumdur. İnsanlar neden bunları kötü veya çirkin bulur asla aklım almıyor. Geçirdiğin zor zamanların, acıların senin üzerinde fiziksel olarak kalmış izleri, yaralar. Her baktığında sana ne çektiğini, ne yapman ve yapmaman gerektiğini öğretip hatırlatan kalıntılar. O kalıntıları dostun etmezsen bütün bu durumda zararlı çıkan sen olursun. Kendi tarafında tutup, çekinmeden ve uzak durmadan sana diyeceklerini dinledikten sonra yoluna devam etmen daha mantıklı. Öğreteceklerine bir kulak verip sonra kol kola girip dost olmak hayata birlikte sonsuza kadar birlikte devam etmek de epey mantıklı olur.
Ne yaparsak yapalım bize bir şekilde zor zamanlar geçirtecek türlü türlü olaylardan ya da genel olarak her şeyden kaçış yok. Kaçmaya çalışınca da, zaten dediğim gibi, çekilecek acının, alınacak dersin süresini uzatmaktan başka bir şey olmamış olur. Düşündükçe size yük olmasındansa oturup öğrenilecek dersine olabileceğini düşünmek çok daha iyi bir seçenek kesinlikle. Ne yaşandıysa yaşandıysa diyerek kabul ettikten sonra ‘Ne varmış buradan çıkarabileceğim?’, ‘Burada yaşananların tekrar olmasını ne yaparak engelleyebilirim?’ türünden soruları kendimizi sormamız bize büyük yardım verecektir zor zamanlarımızda.