Kimilerimiz zorluklar karşısında kolayca pes etme eğilimi gösterirken kimileri zorlukları lehine döndürerek onlar sayesinde büyük başarılara imza atarlar. Zaten genellikle başarılı bilim insanlarının, girişimcilerim vb. meslek gruplarıyla meşgul insanların hayatının dönüm noktalarının zorluklardan sonraki süreç olduğunu gözlemlemek mümkündür. Zorluklar karşısında mücadele ederek birçok şeyi deneyimlerin ve deneyimlerden sayısız ders çıkarırız.
Hayatında hiçbir zorlukla karşılaşmamış bir bireyin, yani sakin bir hayat sürmüş, çok da başarılı ve hırslı olması beklenemez. Zorluklar her zaman bizi bir çıkış yolu aramaya sevk eder. Bu yüzden, sürekli çalışmaya zorlanan beynimiz bir sonraki soruna karşı daha kısa bir süre içerisinde çözüm üretebilecektir demektir. Mücadeleden hiçbir zaman korkmamalı ve çekinmemeliyiz. Şayet kaybetmezsek bile çok şey kazanacağız gördüklerimizle ve duyduklarımızla. Rekabetten kaçmak anca korkak ve hayattan bir beklentisi olmayan insanların yapacağı bir eylemdir. Daha fazla eğlenmek, hayattan keyif alabilmek için bu çetin rekabetleri hayatımızın bir bölümü haline getirmeliyiz, adeta bir arkadaşmış gibi birlikteyken zevk almalıyız. Öldürmeyen şey bizi güçlendirir misali, sadece sonuca bakmamalı; süreci ele almalıyız.
Şimdi sizlere bir örnek vermek istiyorum. Dünyanın en zengin adamı Elon Musk, şu anki olduğu pozisyona o kadar da kolay gelmedi. Hayatının her anında büyük ve ufak çaplı birçok sorunla sayısız kere karşı karşıya geldi. İlk olarak fazla gelişmemiş bir ülke olan Güney Afrika’da dünyaya geldi. Okumayı çok seven Musk, evinin yakınındaki kütüphanedeki çoğu kitabı okuyup bitirdiği için yeni hazineler keşfetmek üzere etraftaki şehirlerin kütüphanelerini düzenli olarak her hafta ziyaret ediyordu. Bu hem para hem de zaman kaybıydı ama küçükken okuduğu o bilim kurgu kitapları sayesinde hayal kurmaya başladı ve şu an kurduğu şirketlerde yürüttüğü projeler vasıtasıyla o hayallerini tek tek yerine getirdi. Daha sonrasında hayatındaki zorluklar bir türlü bitmedi. Tıpkı hepimizin yaşantısında olduğu gibi. Uzayla ilgili öne attığı fikirler medya tarafından küçümsendi, alay edildi. Dönemin bakanları projelerine göz atmayı bile kabul etmediler. O ise bunu bir avantaja dönüştürerek bir anda tüm dikkatlerini üzerine topladı. Demem o ki, yaşamımız hiçbir zaman güllük gülistanlık olmayacak. Her zaman ters giden şeyler olacaktır, bir sorun bitse on sorun baş gösterecektir. Önemli olan zekamızı kullanarak bunları kendi lehimize çevirebilmektir.
Zorlukları görmezden gelip önemsememek yerine onlara en yakın dostumuz gibi sarılmalıyız. Sarılmalıyız ki bize ilerideki yaşantımızda öğrettikleri ile öncülük edebilsinler. İnsanlar zorlukları yenerek güçlü bir insan haline gelirler. Çünkü kazandıkça kendilerine olan saygıları ve özgüvenleri de artar. Hemen olumsuzu düşünmek yerine bu arkadaşı nasıl yoldaş olarak yanımıza alırız, ona kafa yormalıyız. Bir zorluğu yenerken yaptıkların daha sonrasında sana başka bir kapı açabilir. Unutmayalım, zor diye bir şey yoktur. Ya biz sorunları fazla büyütürüz gözümüzde ya da biz zorlaştırırız durumları.