Hayat, adeta engellerle dolu bir koşu pisti gibidir. Her insan hayatında zorluklar ile mücadele etmek zorunda kalır, her ne kadar bu zorluklar aşılamayacak gibi olsa da. Başta üstesinden gelemeyeceğinizi düşündüğünüz engelleri aştığınız zaman daha sonra o mücadelenin sizi ne kadar güçlendirdiğini fark ettiniz mi?
İnsan, sorun teşkil eden şeyler ile hayatının her evresinde karşılaşır. Okul hayatında, iş hayatında, ilişkilerde… İlk önce dünyanın sonundaymış gibi hisseder kişi kendini. Engelleri yıkmaya çalışmaz, aksine engeliyle birlikte yaşamayı öğrenmeye çalışır fakat bu direniş pek uzun sürmez. Çünkü hayata taşıdığımız yüklerle birlikte tutunmaya çalışırsak o yüklerin altında eziliriz. Ezildiğini fark edene kadar kimse zorlukların üstünden atlamaya çalışmaz. Ta ki tekrar hayata bağlanmaya karar verip kendini mücadeleye hazır hissettiği zamana kadar. Sorunları dirayetle ve sabırla çözdükten sonra tekrar aynı acıyla karşı karşıya kalınca birey, nasırlaşır. Bu sefer insan, önceden ne yapması gerektiğini bileceği için umutsuzluğa yenik düşmez. Önceki problemini nasıl yendiyse bunu da aynı şekilde halleder. O acı, kişiyi o kadar güçlendirir ki tanıdığı biri benzer durumu yaşadığında ona akıl verebilecek kadar tecrübe sahibi olur. İnsanların yaşadığı her acı, kayıp, yaralanma, dert, ruhuna aldığı darbeler, hayal kırıklığı da zaten birer tecrübedir. Zorluklarla baş etmek için tecrübeden yararlanılsa da bilimsel anlamda engelleri aşmanın bazı yolları vardır.
Yapılan araştırmaların ışığında, zorluklarla baş etmek için tavsiye edilen ilk yol şudur: Anlatım yolunuzu değiştirmek. Başınıza gelen kötü bir olayı kafanızın içinde sürekli tekrar ettiğinizde, kendinizi o olayın içinde kapana kıstırırsınız. Başka bir deyişle yaşadığınız acıdan kurtulmak yerine o acıyı her an kendinize hatırlatmış olursunuz. Bu döngü, hem olayı atlatmayı hem de çözüm bulma sürecini yavaşlatır. Eğer yaşadıklarınızdan kurtulup normal hayatınıza dönebilmek istiyorsanız kendinizi başka türlü ifade etme yollarını öğrenmelisiniz. Önerilen ikinci yol da şöyledir: Korkularınızla yüzleşebilmek. İnsan, kurduğu düzenden ve günlük alışkanlıklarından kolay ayrılabilen bir canlı değildir. Hal böyle olunca eski alışkanlıklara-korkulara- yeni bir boyut kazandırmak da epey güçleşir. Çünkü bir korkuyu yenebilmenin tek yolu o korkunun üzerine gitmektir. Korkularını yenmeye hazır olan kişi, bu büyük adımı attıktan sonra artık her zorluğu yenebilecek duruma gelir. Denenebilecek bir başka çözüm yolu da dünyada herkesin kolaylıkla yapamayacağı bir şey olan “affedebilme” özelliğini kullanmaktır. Aslında hiçbir zorluğu çözmenin “kolay” bir yolu olmasa da affetmek, başlı başına güç bir eylemdir. Fiziksel ve zihinsel sağlığın korunabilmesi için affetmek mutlaka kazanılması gereken bir yetidir. Kin tutmak ve yaşadığınız anlaşmazlıklar, geçmişe olan bağınızı koparmanıza engel oluyorsa yapılabilecek tek şey bırakmayı öğrenebilmektir. Başınıza gelenleri atlatmaya yardımcı olabilecek en iyi tavsiye ise kendinizi sevmeyi öğrenmenizdir. Engellerle karşılaştığınızda hiçbir zaman yalnız olmadığınızı hatırlamalısınız. Herkesin problemleri az çok birbiriyle aynıdır. Sevdiğiniz insanlar, her zaman size destek olmak için yanınızda olur.
Her zorlukta önce pes etmemek gerekir, öldürmeyen acı insanı güçlendirir. En başta hiç öyle hissettirmese de günün sonunda olayları tekrar ele alınca “Ben neleri atlatabilmişim.” diye düşünür birey. Tıpkı Gasson’un da dediği gibi “İnsanın en büyük dostu zorluklardır. Çünkü insanı karşılaştığı zorluklar güçlendirir.”