Sandığın Kadar Kötü Değil

İnsan, inanışı, doğası, gördükleri, bildikleri ve yaşadıkları sayesinde belli ve belki de klişe bir bakış açısına sahip olabiliyor. Onu korkutan, kızdıran, üzen, ona kaygı ve endişe yükleyen her şeyden koşarak uzaklaşır çünkü insan, yara almak istemez ve o yaranın kalıcı olmasını istemez. Peki kaçtığımız duygular ve deneyimler bizi daha güçlü kılıyor olabilir mi sizce de?

Gasson’un “İnsanın en büyük dostu zorluklardır. Çünkü insanı karşılaştığı zorluklar güçlendirir.” diye bir sözü vardır. İlk başta baktığımızda bu söz bize biraz içi boş ve anlamsız gelebilir. Çünkü insan zorluk çektiği esnada sadece acıya odaklanır. Siz hiç bir zorluk çekerken o acıdan kaçma ve onarmak dışında odaklandığınız bir şeyi hatırlıyor musunuz? Çoğumuz farkına bile varmadan acının ve zorluğun arasında kaybolur gideriz. Çünkü mutluluğu, gülmeyi, eğlenmeyi ve haz almayı  nasıl yoğun yaşarsak mutsuzluğu, ağlamayı, isyan etmeyi ve bağırıp çağırmayı da bir o kadar yoğun yaşarız. Mutlu anımızda nasıl olumsuzluklara odaklanmıyorsak, mutsuz anımızda da olumlu şeylere odaklanamayız. Bahsettiğim iki duygu da yoğun ve insan için olan duygulardır. İkisi e var ve inkar edemeyiz. İnsan hep mutlu veyahut hep mutsuz olamaz. Zira hayatımız buna uygun şekilde yürümez.

Kendimden örnek verecek olursam, ben hep mutlu olmak isterdim, hep gülmek isterdim bu yüzden acının olduğu yerden kaçardım. Yaşımdan dolayı acıdan kaçamayacağım çok deneyimim olmadı ama kaçamayacağım durumlar yaşadığımda da çok bocaladım. İlk başta yine kabullenemedim acıyı, hep ondan kaçtım ama ben ondan kaçtıkça o benden daha da inatçı çıktı ve beni buldu. Acı, derinleştikçe kabullenmesi de zor oldu. Benim için derin acı hayatımda değer verdiğim bir insanın ölümüydü. En çok acı veren de onun henüz çocuk olmasıydı ve kabullenemediğim şey onun ansızın ve acıklı bir şekilde bize veda etmesiydi. Annesi çok yakınımızdı ve bu süreci birlikte yaşadık. Her anında yanındaydık ve hastalık sürecinde gelişmelerden anında haberimiz oldu. Dora’nın bize veda etmesi biz fark etmeden bize bir sürü şeyi hatırlattı ve öğretti. Benden ve ailemden çok onun annesi ve babasına çok şey öğretti. Annesinin bile tahmin edemeyeceği şekilde büyüttü onu. Hayata bakış açısı, varlık inancı, olaylara bakış açısı hatta yorumları bile değişti. Dora’nın gidişi ona onun bildiğinden daha fazla şey kattı. Onun da dostu zorluktu ve onu 40’lı yaşlarında en çok büyüten şey zorlukları oldu. Acısı ne kadar büyükse, o kadar şey kazandı.

Bize yararı olmadığını düşündüğümüz her şey ama her şey bize fark ettiğimizden daha çok şey katar. İnsan fark etmeden bir sürü şey katar kendine, mutluyken de katar mutsuzken de katar. Ama görüyorum ki zorluklarımız bizim en iyi dostlarımızdan biri, onlardan kaçmamak ve kabullenip sahiplenmek lazım ancak o zaman bize yararı olur.

(Visited 33 times, 1 visits today)