Bir perşembe günüydü. Benim doğum günümden 1 önceki gündü. Arkadaşlarımla oynamaya ve onların hediyelerini açmayı sabırsızlıkla bekliyordum. Evde oturup kitaba dalmıştım. Etrafımda ne olup ne bittiğini bilmiyordum. Okumayı bitirdikten sonra oturup televizyon seyrettim. Tatil haftası olduğu için ödev yoktu. O gün erken uyudum. Uyumaya çalışırken kırmızı ışık veren lambama bakıyordum. İyi hissettiriyordu. Sabah uyandığımda ailemi uyandırıp “Bugün benim doğum günüm.” dedim. Doğum günümü kutlamak için akşam restorana gittik. Yemekler nefisti, tavuk, pilav, patates kızartması…
Şimdi sıra pasta yemeye gelmişti. Dileğimi tuttum ve mumu üfledim. Herkes parti şapkası takıyordu.
Sıra hediyelere geldi. Ama saçma olan şey, sadece bir hediye kutusu vardı. Ben de dedim ki “Bu hediyeyi kim aldı?” Herkes el kaldırdı. Hediye kutusu kocamandı ve kırmızıydı. Arkadaşlarımın hepsine teşekkür ettim. Galiba hepsi bu kutunun içine koymuşlardı. Bensiz organize olmuşlardı. Hediyeyi açtım ve içinden kırmızı bir “Nerf” silahı çıktı. Dileğimden biri oydu. Benim dileğimin içinde birkaç tane istek vardı. İçinden kırmızı bir uzaktan kumandalı araba çıktı. O da dileklerimin arasındaydı. Çok şaşırmıştım. Ve son olarak da kırmızı bir köpek çıktı. Tamam, tamam bu şakaydı. İçinden son olarak kırmızı bir spor ayakkabı çıktı. Bu da dileklerimin arasındaydı, çünkü basketbol oynamayı severim ve bu da hızlı koşmamı sağlıyordu. Arkadaşlarımın hepsine teker teker teşekkür ettim. Herkes evlere dağıldı.
Çok garipti, hep kırmızıydı, hediye kutusu bile.