Aynaya baktığınız zaman kendinizi nasıl görüyorsunuz? Belki güzel bir model gibi hissediyorsunuz o an baktığınızda belki de ruh halinizden dolayı 10 yaşında küçük bir çocuk gibi, tatlı. Fakat tek gerçek ise aynaya her baktığınızda kendinize yaptığınız yorumun değişkenlik gösterdiğidir. Bunun sebebi birçok şey olabilir örneğin sosyal medya kullanımı, kendiniz ile içsel bir sıkıntı, bu kendinizi sağlıksız bulduğunuz bir düşünce olabilir veya hiç alakası olmayan bir konu bile sizi bu düşüncelere sürükleyebilmektedir.
Özellikle karantina sürecinde hepimiz evimizdeyken birçok farklı yemek tarifi denedik ve bir güzel yedik. Bazılarımız bundan dolayı aldığı kilolardan sızlanırken bazıları da hiç umursamadan hayatına devam etti. Perspektifimizi bu kafayı takanlara çevirirsek bulunduğumuz yüzyıl itibariyle çok şanslı olduklarını söylemek isterim. Bütün dünya olarak güzelliğin vücudumuzla ilişkili olmadığını ve her vücut tipinin de güzel ve benzersiz olduğunun farkındayız. Hatta bu konuyla alakalı artık ünlü moda markaları da fikirlerini oldukça net bir şekilde belirtmişlerdir. Güzellik anlayışının insandan insana değiştiğini ayrıca model olmak için ‘güzel’ de olunmaması gerektiğini bizlere lanse ettiler.
Sosyal medyanın bir getirisi olan ‘photoshop’ ise başlı başına bir evren. Kendini beğenen insanların bile kullandığı bir uygulama sanki sosyal medyanın altın kuralı gibi görülmektedir, daha doğrusu görülmekteydi. Geçtiğimiz yıllarda sosyal medya hesaplarımız genellikle samimiyetten uzak ve en iyi gözükmemiz gereken bir yermiş gibi görülmüştü ancak 2020 de katkısıyla çoğu kullanıcı bu algıyı kırdı. Artık isteyenin istediği gibi giyindiği, hangi vücut şekline sahip olursa olsun, kafasına estiği gibi paylaşımlar yaptığı bir yere döndü ve bunun daha çok ses getirdiği kesin.
Eğer geçtiğimiz yıllarda bu konuyla alakalı bir makale yazıyor olsaydım kesinlikle düşüncelerim bugün olan düşüncülerim ile bir olmazdı. Maalesef geçtiğimiz yıllardaki algılar daha kör ve daha sığ idi. Ne mutlu ki artık insanlara bu konular ile ilgili nefret yağmamakta, zorbalığa eskisinden daha az uğramakta ve en önemlisi kendilerini toplumun bir parçası olarak görebilmektedirler.