Bilinçli ve düşünebilen varlıklar olarak her türlü canlının yaşam hakkını savunmak insanların kayıtsız şartsız görevidir. Bu gerek sosyolojik gerek teolojik olarak bilinen bir gerçektir. Bilinç ve vicdan modern insanın doğaya karşı olan sorumluluğu ve doğaya olan ihtiyacının ortaya konmasındaki iki temel nedendir. Canlılarla, özellikle hayvanlarla olan bağımız bu iki bağlamda düşünüldüğünde sahiplikten öte birlikte yaşamak ve koruyucu olmamızı mecbur kılmaktadır. Tüm bu kavramların dışında mevcut yasaları gözden geçirmek bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hayvanlar ilgili halen yürürlükteki 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun isminin “Hayvan Hakları Kanunu” olarak değiştirilmesi düşünülüyor. Hayvanları koruma kanununda hayvanlar eşya ya da mal olarak görüldüğü için hayvanlara yönelik suçlara düşük miktarlarda para cezası yaptırımı uygulanıyor. 2004 yılında yürürlüğe giren bu kanunun birinci maddesinde “Bu Kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır.” yazıyor olsa da maalesef kötü muamelelere karşı idari para cezası şeklindeki yaptırımlar bu amacı destekler nitelikte ve yeterlilikte değil.
İçinde merhamet olan insanlar, hayvan severler, sivil toplum örgütlerinin talepleri ve Hayvan Hakları Araştırma Komisyonunun hazırladığı yasa teklifinde de yer aldığı şekliyle hayvanların eşya ya da mal olarak değil canlı olarak tanımlanması ve onlara karşı yapılacak kötü muamelelere karşı sadece para cezası değil ağır yaptırımlarla TCK’ya göre cezalandırılmasının acilen gerekli olduğunu düşünüyorum. İdari para cezalarının yetersizliği sebebiyle hayvanlara karşı işlenen suçların, kötü davranışların ve hatta canlarına kastetmenin hapis cezaları ile engellenebileceğini ve bu tür cezaların emsal olarak değerlendirdiğimde birçok kişi için caydırıcı olacağını değerlendirmekteyim.
Her türlü canlının yaşama hakkı vardır. İnsanların yaşam hakkı ellerinden alındığında uygulanan cezaların yaşam hakkı ellerinden alınan hayvanlar için de uygulanmasını istiyorum. İnsan veya hayvan olduğuna bakılmaksızın yaşama hakkı kutsaldır bu hak başka bir canlının keyfiyetine bırakılamaz.
Ayrıca yine 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yer alan sahipli ya da sahipsiz hayvan ayrımının kaldırılmasının çok gerekli olduğunu, çünkü bu ayrımın sokakta yaşayan canlar için ciddi anlamda tehdit oluşturduğunu görmekteyim. O nedenle ayrım yapılmadan sahipli olsun olmasın tüm hayvanlara karşı yapılacak kötü muamelenin eşit şekilde cezalandırılmasını savunmaktayım.
Sonuç olarak; hayvanların korunmasına yönelik yapılacak her türlü girişim zorunluluktan öte insanlık onurunun mecbur kıldığı bir gerekliliktir.