Şüpheli Kayboluş

Merhaba ben Beyza. Küçük ve nerdeyse kimsenin bilmediği bir kasaba da yaşıyorum. Çok iyi maddi durumu olan bir ailenin çocuğu değilim. Amcam, annem ve babamla yaşıyorduk. Ta ki ben 7 yaşına basana kadar. Amcam kimseye haber vermeden gece vakti evden çıkmış ve bana sadece bir not bırakmıştı. O zamanlar hasta olan babam yataktan çıkamamakla beraber amcamın peşinden de gidememişti. Amcamın ise bana bıraktığı notta “Babanın durumu iyi değil elimden hiçbir şey gelmeden oturmaktan bıktım en kısa sürede sizle iletişime geçeceğim” yazıyordu. Fakat ondan haber almayalı 8 yıl olmuştu. Onu özlüyordum , eski günlerde ki gibi birlikte pasta yapmayı, bana ata binmeyi öğretmesini, ve yazdığı hikayeleri birlikte yorumlamayı özlemiştim. Babam ve annemin ise arada sırada onun hakkından konuştuğunu duyuyordum .Bu sene liseye geçmem gerekiyordu her ne kadar annem ve babamın yanından ayrılmak istemesem de yaşadığımız kasaba da lise olmadığı için büyük şehirlerden birine gitmem gerekiyordu. Girdiğimiz sınavdan kazandığım puanla bir çok nitelikli okula giriş yapabiliyordum. Şimdi size liseyi okuyacağım şehre gitmeden önce ki sabahı anlatmalıyım. Her şey benim için zor olacak gibi hissediyordum. Annem, babam ve arkadaşlarımdan hiç biri benimle gelemeyeceklerdi. Onları sadece tatillerde görebilecektim .Annem ve babamdan ilk defa bu kadar uzun bir süre ayrı kalacaktım. Hiç bilmediğim bir şehirde ,hiç tanımadığım kişilerle birlikte olacaktım. Stresliydim ,tedirgindim ama her şeye rağmen bunun benim geleceğim için gerekli olduğunu biliyordum. Okuyup iyi bir meslek sahibi olmalı, ailemin ve kendimin yaşamını daha kaliteli bir hale getirmeliydim .Annemle birlikte kahvaltıyı hazırlıyorduk .Çok temiz ve şık bir elbise giymiştim. Babam o sırada içeri girip bana bakmıştı .Gözlerinden ne kadar mutlu ve bir o kadar da üzgün olduğu anlaşılıyordu. Yanıma gelip “Amcan şuan seni görseydi çok mutlu olur ve gurur duyardı “dedi. Amcam bana sürekli okumam gerektiğini hatırlatır ve kitaplardan topladığı bilgileri bana aşılardı. Her zaman benim zeki olduğumu ve geleceğimizi kurtaracağımı söylerdi. Peki o şuan neredeydi? Niye bizi bırakıp gitmişti? Fark ettim ki bunları düşünmenin sırası o gün değildi .Treni kaçırmamak için erkenden yola koyulacaktık .Ta ki evin önünde ki arabayı görene kadar .Tahminimce insanların lüks dediği arabalardan biriydi. Arabadan siyah üniformalı biri indi ve elinde ki kırmızı hediye kutusunu bana uzattı .Hiç bir şey dememişti ben de onun izinden gitmiştim. Annem ve babam şaşkınlıkla bana bakıyordu .Hediye paketini yavaşça açmaya başladım ve hediye paketini açtığımda şok oldum! İçinden amcamın bana özel yazdığı ve ikimizin yaşadığı maceraları anlatan resimli bir kitap vardı. Bu kitabı hatırlıyordum. 8 yıl önce her akşam amcam bu kitabı yatmadan önce bana okurdu. Hediye paketini bana veren adama döndüğümde ise adamın lüks arabanın kapısını açtığını fark ettim. İçinden beyaz ve gri karışımı bir takım giymiş ve oldukça bakımlı ve şık bir adam indi bu amcamdı. Babam şaşkınlık içerisinde kalmış ve koşup amcama sarılmıştı. Annem ise benimle aynı şekilde ağlamaya başlamıştı. Fakat bunlar mutluluk göz yaşları idi .Hemen içeri girip konuşmaya başladık .Amcam 8 yıl boyunca yazdığı kitapları piyasaya sürmüş ve bununla da yetinmeyip daha bir sürü eser yazmıştı. Bunları bize anlattığın da herkes şaşkınlık içinde hiçbir şey diyemeden amcama bakıyordu .Amcam üniversiteyi bitirip bir eğitimci ve aynı zamanda bir yazar olmuştu ve gideceğim okulun da sahibiydi.8 yıl da maddi ve manevi açıdan kendini geliştirmişti. Bize dediği şey ise ”Sizi bırakmak değildi amacım ama eğer bunu yapmasaydım size bir yardımım dokunmazdı” idi .Kin tutacak halimiz yoktu .Annemin yaptığı enfes kurabiyeleri yiyip yola koyulduk…

(Visited 20 times, 1 visits today)