İnternet mi Suçlu?

Her geçen gün daha da çok duyduğumuz bu “internet” ne oluyor da hayatımıza bu kadar çabuk yerleşiyor? Bambaşka ülke veya bölgelerden gelen ağların birleşmesiyle oluşan genel bir iletişim platformudur, diye geçer literatürde. Bilakis hepimizin bildiği üzere internet sadece bu tanımdan ibaret değildir. Tahmin edebileceğiniz gibi pratikte internet çok daha kaotik bir ortamdan ibarettir.

Artık görsellerin kalitesini ve istenmeyene detayları değiştirebilecek birçok uygulama kullanımda. İçimizden pek çok kişinin de kullandığı bu uygulamalar, vücudumuzdaki bazı kısımları değiştirmeye de yarıyor. Peki, insanlar bu durumda kendini “çirkin” hissedip “mükemmelliğe” ulaşana kadar bu efektleri kullanmaya devam etmezler mi? Kısaca, evet.

Haydi Ayşe’nin bugün kişisel bloguna göz gezdirip neler paylaştığına bakalım. İlk fotoğrafında yüzü çok temiz ve parlak gözüküyor. Bir dakika, Ayşe’nin sivilceleri ve çilleri yok muydu? Sonraki fotoğrafa geçelim. Bu fotoğrafta çok zayıf ve uzun görünüyor, göz rengi de mavi. Ama benim bildiğim kadarıyla Ayşe biraz kilolu ve kısaydı, göz rengi de kahverengiydi. Acaba neden kendisini “photoshop” ile değiştirdi? Cevabı çok basit: Çirkin olduğunu düşünüyor ve kendini değiştirebildiği kadar değiştiriyor. Çünkü kendisi gibi kilolu bir model yok, çevresindeki herkes de zayıf. Kendisini yalnız hissediyor, tüm tanıdıkları onu alay konusu yapıyor. Bu durumda siz olsaydınız kötü hissetmez miydiniz? Ben söyleyeyim, sosyal medya platformlarında gördüğünüz “Danlalar”, “Şeymalar” gibi gözükmek için internetin nimetlerinden biri olan photoshop uygulamasını kullanırdınız.

İnsanlar “Instagram” uygulamasının hayatlarına girmesiyle kendilerini başkalarında daha çok kıyaslamaya başladı. Herkes aynı görünmeye, zayıf ve uzun olmaya çalışıyor. Kilolu olanlar kendine eziyet ediyor, zayıf olmak uğruna çileler çekiyor. Bazıları var ki kilosundan utanamaması gerektiğini anlayıp diğerlerine de yardım etmeye çalışıyor. Ama nafile çünkü kimin ne kadar baskıya maruz kaldığını bilmeyen kişiler “Sağlıksız olmayı normalleştirmeyin.” deyip diğerlerinin yoluna da taş koyuyor. Ah, yok mu o empati yapmayı bilmeyenler! Belki psikolojik durumu pek iyi olmayan birine bu acı sözleri söylediklerini fark edemiyorlar. Üstelik bunların sadece sosyal medyadan değil gerçek hayattan da örnekleri var ve gerçek hayatta bu kırıcı ifadelerin photoshop yaparak durdurulamayacağını hepimiz biliyoruz. Sadece internette olmadığını bildiğimize göre sorunun photoshop uygulamalarında olmadığını da anlayabiliriz.

Sonuç olarak bence internet insanların kendi fiziksel özellikleri konusunda kötü hissetmesini sağlamaz. Çünkü photoshop ve sosyal medya bir neden değildir, bir araçtır. İnsanların kendilerini kötü hissetmelerini tamamen photoshop ve internete bağlarsak yanlış bir algıya kapılmış oluruz. İşte bu yüzden suçu sosyal medyaya atmak yerine empatiyi, olumlu sözleri ve özellikle de bilinci yaymalıyız. Ancak bu sayede kendini güzel bulmayan insanların daha iyi hissetmesini sağlayabiliriz. Çünkü neler yaşadıklarını ya da neler yaşayabilecekleri konusunda en ufak bir fikrimiz olmasa bile onlara yardım etmekten çekinmemeliyiz

(Visited 277 times, 1 visits today)