Yine yazın kavurucu sıcağında balkonda oturuyordum. Ben kendimi kitaplara, yazmaya adamış bir insanım. Polisiye kitapları yazmayı çok severim, her boş vaktimde kitap yazarım. En son yazdığım polisiye kitabı ise şuydu:
“Manolya çok kültürlü ve soylu bir ailenin kızıydı. Fakat ailesi manolya henüz 9 yaşındayken evlerinde ölü bulunmuşlardı. İnsanlar Manolya’nın babası ile annesi tartışırken bir kaza olduğunu düşünse de gerçekte ne olduğu asla çözülemedi. Manolya bu durumdan çok etkilenmişti her gece ağlıyordu. Akrabalarından hiçbiri Manolya’yı yanına almak istemediğinden manolya yurtta kalmaya başladı fakat yurttaki kızların hiçbirine ayak uyduramadı. Her zaman tek başına dolaşırdı ve bir aileye verilmeyi beklerdi. Ne zaman yurda bir aile gelse Manolyayı hiç fark etmeden başka çocukları istiyorlardı. İki sene sonra bir aile sonunda Manolya’yı evlat edinmek istemişti. En kısa sürede Manolya’yı aldılar ve evlerine götürdüler. Ailenin iki çocuğu vardı bir tanesi eğitim için yurtdışına gitmişti diğeri ise Manolya’dan iki yaş küçüktü, adı Eftelyaydı. İlk zamanlarda Manolyadan pek hoşlanmamış gibi gözüküyordu fakat zaman geçtikçe gerçekten kardeş gibi olmaya başladılar, birbirlerinin en yakın arkadaşı olmuşlardı. Her şey iyi gidiyordu ta ki o güne kadar. Manolya sanki değişmişti, odasının kapısını sürekli kilitlemeye ve geceleri uyumamaya, ders notları düşmeye başlamıştı. Üvey annesi bir şeyler olduğundan şüphelendi ve kapısını kilitlemeyi yasakladı bunun yerine üstünde “girilmez” yazan bir kağıt verdi ve kilitlemek yerine bu kağıdı kapına yapıştır dedi. Manolya gün geçtikçe daha da garip davranmaya başlamıştı. Önceden kaldığı yurttaki çalışan kadın ertesi gün evlerine geldi ve Manolya hakkında bir kaç şey söyledi, “Manolya yurttaki yemekhane yandığında oradaydı, bir çocuk kaydıraktan düşüp bacağını iki yerden kırdığında oradaydı, başka biri yanlışlıkla koluna makas sapladığında yine oradaydı yani bence siz biraz dikkat edin.” Annesi zaten durumdan şüphelendiği için onu psikoloğa göndermeye karar verdi fakat babası asla buna inanmamıştı, Manolya ise kapının ardında onları dinliyordu. Hakkında daha fazla şey öğrenilmemesi için tek bir çözüm yolu kalmıştı. Kardeşine bir kadının onu evlerinden uzağa götürmek istediğini ve yardımcı olması gerektiğini söyledi. kadın evin uzağında kimse yokken yürürken Manolya birden balta ile kadının kafasına vurdu. Eftelya çok korkmuştu fakat Manolya bu suça onun da ortak olduğunu ve eğer birine söylerse hapse gireceklerini söylediği için Eftelya kimseye söyleyemedi. Ertesi gün o kadının öldüğünü öğrenen anneleri iyice şüphelendi. Babaları ise annelerinin paranoyaklaştığını düşünmeye başladı. O gece herkes uyurken “girilmez” yazan kapıyı ardına kadar açık şekilde buldu. Zamanı gelmişti, Manolya yeni kurbanlarının işini o gün bitirecekti. Annesi Manolya’nın elindeki bıçağı görünce koşarak kızını ve kocasını uyandırdı. Kocası inanmadı ama kadın kocasını ve Eftelyayı yanına aldı, saklandı. Kocası kış bahçesindeydi bitkilerin arasında saklanıyordu. Manolya ilk olarak onu buldu ve 12 kere bıçaklayarak öldürdü. Annesi ve Eftelya bir taraftan ağlıyor bir taraftan saklanıyordu, annesi polisi arayalı uzun zaman olmuştu ve sonunda gelip Manolya’yı yakaladılar. Gerçek ailesini de onun öldürdüğü ve daha bir sürü suçta parmağının olduğunu buldular. Üç sene boyunca hapiste kaldıktan sonra hapisten kaçtığını fark ettiler ona ne olduğunu kimse bilmiyor”
Yazdığım polisiyeler içine en güzeli buydu. Yoksa otobiyografi mi demeliydim? Merek edenler için Manolya hapisten kaçtıktan sonra yeni yurduna yerleşti. Bir ailenin beni almasını bekliyorum.