Hepimiz hayatımızda birtakım klişe sorulara rastlamışızdır. Bunlara örnek olarak:
Hangi süper gücü istediğimiz veya annemizi mi yoksa babamızı mı daha çok sevdiğimiz ya da bir yerde mahsur kaldınız yanınıza ne alırsınız gibi örnekleri uzatmak mümkün fakat ben bu yazımda geleceğe gitmek mi yoksa geçmişi değiştirmek üzerine yazacağım. Öncelikli olarak insanın geçmişi ve geleceği nedir insan neden olayları geleceğe veya geçmişe böler, ne de olsa geçmiş ve gelecek olaylar dahilinde oluşur değil mi ?
Gelecek, insanın umudu ; geçmiş ise pişmanlığıdır.
Şimdi neden geleceği ve geçmişi böleriz: Bariz olarak insan hatalarını tekrarlamamak ve rafa kaldırmak için geçmiş der kederlerine. Söz gelimi şu cümleyi hep duymuşsunuzdur: Bunlar artık geçmişte kaldı.
Gelecek de geçmişteki pişmanlıklarını tekrar yapmamak için duyulan umuttur buna da:
Bundan sonra yapmayacağım; artık hatalarımı tekrarlamayacağım.
Bundan sonrasında artık geleceğimi yoksa geçmişi mi seçeriz konuşma zamanı geldi.
Ben eğer şansım olsaydı geçmişi değiştirmek isterdim. Geçmişteki hayvanları, tarihi olayları, bilim insanlarını, padişahları ve daha birçok tarihsel açıdan önem taşıyan şeyleri…
Mustafa Kemal’i görmek isterdim ondan ders almayı, inkılaplarını yaşamayı, onunla sohbet etmeyi…
Çanakkale’yi görmek isterdim: Türk milletini görmek isterdim, yurdumu almaya gelen alçakların çöküşünü izlemek isterdim.
Kurtuluş Savaşı’na tanık olmak isterdim: Bir tane vatanseverin on tane yolsuza bedel olduğu barut ıslanmasın diye bebeğini Şehit eden Nene Hatun’u görmek isterdim, Hasan Tahsin’in mermisini görmek isterdim…
Megalodon’u, Mamutları,Kılıç Dişi Kaplanı’nı, Liopleurodon’u
Davinci’yi görmek isterdim, Nıels Bohr’u, İbn-i Sina’yı,Farabi’yi, Balzac’ı ; Kanuni’yi , Fatih’i, Metehan’ı, Alparslan’ı Cengizhan’ı…
Fakat ne yazık ki tarih her geçen saniye sır perdesini bizlere kapatıyor, bizlerden kaçıyor, yakalayamıyoruz onu elimizden akan giden su, Karanlığın aydınlığı kaçırıp götürdüğü gibi.Ben bunu değiştirmek isterdim işte: Geçmişe gidip sır perdesini turlamış tarih olan bütün her şeyin kaybolmasını engellemek onlardan elde edilen bilgileri kitap haline getirmek.Fakat ne yazık ki bunları gündemde göremiyoruz küçücük bir organizma olan Covid 19 dünyayı savıp savuruyor. Gündemlerin hepsi virüs ya da magazinden ibaret halbuki birazcık tarihimize önem versek.Ülkemiz son on beş yılda 4 bin üç yüz doksan dokuz tarihi eseri yurdumuza geri getirmiştir halbuki kimsenin hakkını yememek lazım çalışmalar var fakat tarihimizin kaybolmasının kısa çapta bir etkisi olmadığı için 2. Planda kalıyor Atatürk dememiş miydi : Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez, diye. Aslında tarihimiz altından kaplı bir felek yeter ki içine girmek için bir yerden başlayalım…