Belirli bir bölgenin yöneticiliğini yapmak nereden baksanız zordur çünkü uğraşınız cansız varlıklarla ya da makinelerle değildir. Karşınıza gelebilecek sorunlar da uğraştığınız canlılar kadar özgün ve önemlidir. Bu nedenle bir muhtar ile bir valinin uğraşları da temelinde birdir: canlı hayatının kalitesini yükseltmek.
Ülkemin her şehri birbirinden farklı ve güzel. Ancak bana bir şehri baştan yaratma şansı tanınsaydı o şehir İstanbul olurdu. İstanbul bildiğimiz gibi ülkemizin en kalabalık nüfusa sahip şehridir ve içinde birçok tarihi mekân ve doğal güzellik bulunmaktadır. Bu kadar güzelliğin olduğu bir şehirde ise çarpık kentleşme ve kontrolsüz betonlaşma sonucu elimizde tuttuğumuz birçok avantaj yok olmuştur.
Yapılacakların başında gelenlerden biri düzgün bir kentleşme planı organize edip yürürlüğe koymak. Bu organizasyonda benim şahsi fikrim Barselona, İspanya’daki gibi bir düzene sahip olmak çünkü Barselona sokakları yüzyıllar önceden yapılmış ve tasarlanmış olmalarına rağmen geleceğe yöneliktir örneğin araba yollarının genişliği, binaların tek bir şerit halinde ve adacıklardan oluşuyor olması bir şehir için çok önemlidir. İnsanların yaşam kalitesini de arttıran bir çalışmadır bu çünkü her arabayla girilebilen sokağın geniş olması, park yerlerinin önceden belirlenmiş olması insanın yolculuk yaparken stresini de azaltmaktadır.
İkinci olarak dedik ki kontrolsüz betonlaşma. Bu betonlaşmanın önüne ancak ve ancak çevremizi yeşillendirerek ve yüksek kontrollü inşaatların yapılmasıyla önüne geçilebilir. Bu atılacak olan adım hem biz insanlar için hem de çevremizde yaşayan canlılar için oldukça faydalı olacaktır. Yapılacaklar listesine eklenen bir diğer şey ise kentleşme planına parklar, ayrı toplanma alanları, yeşil alanlarda eklenmelidir. Parklarımızın içine yerleştirebileceğimiz kedi, köpek ve kuş yuvaları bizlerle beraber yaşayan bu canlılarımız içinde bir sığınak haline gelir. Tabii ki yuvaların yanlarına mama ve su kapları koyulmalıdır. Ayrı bir sorumluluk ise bu parkların yıllık bakımları ve düzenli kontrolleridir malum bozuk salıncağa hangi çocuk binmek ister.
İstanbul tarihi mekân anlamında ülkemizde en çok dikkat çeken şehirlerimizdendir. Eğer turistlerimiz buraları gezip görmek istiyorlarsa onları cezbeden bir şeylerin ve kolaylıkların olması gerekir. Mesela İstanbul’da her yere arabayla gitme gibi bir zorunluluğunuz yoktur çünkü her yere giden aktif bir topluma taşıma altyapısı zaten mevcuttur. Ayrıca yabancı turistlerin gelebilmesi için havalimanları da mevcuttur. Ulaşım işini hallettiğimize göre tarihi yerlerimize ilerleyebiliriz. Turistlerimizin görmek istedikleri katıksız tarihtir bu nedenle yapılan restorasyonların üstünde titrenmelidir yoksa bütün o ihtişamını yitirebilir bizim değerli mekânlarımız.
Aslında her insanın şikâyetçi olduğu bu sorunlara bir yerden başlanması gerekmektedir. Her işin zorluğu olduğu gibi bu işin ve izlenecek yolunda zorluğu vardır ancak en sonunda kazanacak olanlar yine bizleriz çünkü yaşayacak olanlar bizleriz. İnsanın hayat kalitesini yükseltebilecek tek varlık insandan başkası değildir.