Her zamanki gibi yine en yakın arkadaşım Esra ile buluşmaya gidiyordum. Bu arada ben Cemre. Biz daha bu sene okulun başında tanışmamıza rağmen çok yakındık ve doğduğumda ilk söylediğim kelimeden şuanki en sevdiğim filme kadar her şeyimi biliyordu. Bizim tanışmamızı sağlayan kişi sınıf öğretmenimizdi, bu yüzden ona ölene kadar minnettar olacağım. Neyse Esra ile bugün buluşma amacım fotoğraf çekilmekti çünkü çok güzel eski antik yerler araştırmıştık ikimizde. Ankara’da terk edilmiş hastaneler, evler, grafitili duvarlar çok ilgimizi çekiyordu.
Yeni aldığım “indie” kıyafetimi giymiş makyajımı ve saçımı yapmıştım ve çıkmadan Esra’yı arayıp buluşma noktamızı belirlemiştik. O hep geç geldiği için onu beklemek için kaldırım kenarına oturmuştum ve bi anda telefonuma tanınmadık bir numaradan “Üzerinde kırmızı mont, ayağında siyah bot, kaldırım kenarında oturuyorsun.” yazan bir mesaj geldi. Hemen etrafımı taradım ama kimsecikler yoktu. Ben de cevap olarak kimsin sen yazdım. 5 dakika… 10 dakika… 20 dakika… Hala cevap gelmemişti ve bu benim daha çok korkmama neden oluyordu. Bir şey yapmam lazımdı çünkü orda öylece biri beni gizlice izlerken duramazdım. En yakınımdaki yer terk edilmiş, boyası akmış, camları dahil her yerinde çatlaklar olan bir binaydı onun içine saklanmam gerekiyordu. Kapısını bulduğumda üstünde yazan “Girilmez!” yazısına bakakalmıştım. Hiçbir zaman kurallara uymayan biri olmamıştım. İnsanların sadece havalı olduklarını düşündükleri için uymadıklarını düşünürdüm ve bu benim için itici bir hareketti. Aklıma gelen mesaj gelince “Girilmez!” yazan kapıyı hemen açmış bulundum sonuçta güvenliğim söz konusuydu. İçerisi çok sessiz olduğu için adımlarım tüm binada yankılanıyordu bu biraz daha korkmama sebep olmuştu. İçeride çok fazla küçük oda vardı ve sedyeler görmüştüm o yüzden buranın hastane olduğunu varsaymıştım. Koridorun sonunda ormana bakan, yerden tavana kadar uzanan camın yanındaki sandalyeye oturup ormanı izlemeye başladım. Başka yapıcak bir şey yoktu. Esra’ya mesaj atmak için telefonu çıkadım ama telefon çekmiyordu. Artık gelse bile beni bulamayacaktı, daha çok korkmaya başlamıştım sadece eve gidip odam güvenli bir şekilde durmak istiyordum.
Camın kenarında ormanı izlerken uyuya kalmışım. Annemin ağlama seslerine uyandım ve bir baktım ki hava aydınlık olmuştu yani geceyi burda geçirmiş olmalıydım. Annemin sesini duyunca hemen seslendim ve arama ekipleriyle yanıma geldiler. Esra buluşmaya gelmediğimde beni aramaya çalışmış ve ulaşamayınca tedirgin olup annemi aramış, annem de buluşmak için dışarı çıktığımı söyleyince direk polisi aramışlar işte o zamandan beri arıyorlarmış. Bi an gerçekten öleceğimi sanmıştım onun rahatlamasıyla koşarak anneme sarıldım.