Öncellikle “Bir gruptaki üye sayısı arttıkça üretkenlik düşer.” görüşüne sahip olan Max Ringelmann’a, “Bir elin nesi var, iki elin sesi var.” diyen atalarımızın görüşünden daha çok katıldığımı belirtmek isterim. Max Ringelmann’in görüşüne daha çok katılmamın sebebi ise günlük hayattan bir çok kanıtı olmasıdır.
İnsanlar, tek başına, bir toplulukta olduğundan çok daha fazla performans ortaya koyarlar. Bunun bir sebebi ise, toplum içinde sergiledikleri performansta, kendi kişisel olarak ortaya koydukları performansın fark edilmeyecek olmasıdır. Çünkü toplu performansta, izleyicilerin dikkatini toplu grubun performansı çeker ve kimse dikkatli bir şekilde o grubun içindeki bireylerin kendi kişisel performansına dikkat etmez. Bunun verdiği düşünceyle, kişiler, grubun geri kalanından her türlü iyi performans sergileyen çıkar, diye düşünür ve kendi bireysel performanslarına yeterince çaba sarf etmezler. Bunun yanı sıra, kişilerin sadece performansı değil, aynı zamanda olaya ilgileri de azalır. Buna “sosyal kaytarma” denir. Çünkü güçlü bir grup performansının oluşması için, her birey en az diğer birey kadar çaba sarf etmelidir. Grup çalışmalarında bahsettiğim gibi “sosyal kaytarma” yaşanacağından dolayı, kişilerin bireysel performansları azalır. Bireyler konu hakkındaki kendi düşüncelerini, duygularını daha az paylaşmaya başlarlar. Bu ise oluşabilecek daha güçlü bir grup performansını zedeler. Bireysel olarak yaptığı işlerin tüm sorumluluğunu üzerine alan kişiler, bir grup içinde çalıştıklarında, sorumluluk hissetme konusunda daha rahat davranırlar. Aslında düzgün bir görev dağılımıyla bu sorunlar ortadan kalkabilir. Eğer birey grup içinde rollerini iyi uygularsa, hedefler konusunda yeterince motive edilmişse ve özellikle grup içindeki bireyler grup arkadaşlarını iterek başarının grubun başarısı olduğuna inanırlarsa daha başarılı olurlar. Bunun için de grubun parçalara bölünmesinin ve hedeflerin net bir şekilde konulmasının önemi büyüktür. Burada bu grupların iyi yönetilmesinin de çok önemli olduğu gerçeği de önemlidir. Küçük gruplar daha iyi organize edilip, daha iyi yönetilebilir. Bu şekilde “sosyal kaytarma” önlenebilir. Örneğin; önemli bir projede veya törende oluşturulacak grupların performansını ve bunun yanında bireysel performansını artırmak için bu olaylara karşı ilgi duyan veya önemseyen kişileri seçmek sosyal kaytarmayı en aza indirebilir.
Fakat her ne olursa olsun, Max Ringelmann’in “Bir gruptaki üye sayısı arttıkça üretkenlik düşer.” görüşü, günlük hayat gözlemlerine dayanarak doğruluğu kanıtlanmıştır. Her ne kadar sosyal kaytarmayı en aza indirmeye çalışsanız bile, insanın doğasında bulunduğundan, bir gruptaki üye sayısı arttıkça üretkenlik düşecektir.