Kadın

       Kadın… Tek söyleyişte içinde birden çok anlamı barındıran ender kelimelerden biri. Her biri birbirinden güçlü anlamlarına rağmen kadın; hak ettiği değeri görüyor mu sizce? Ne düşündüğünüzü az çok tahmin eder gibiyim.

  “Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir.” – Mustafa Kemal Atatürk 

          Geçmişten bugüne toplumlarda süregelen, nedense bir türlü değişmeyen bir kadın algısı vardır. Annedir çocuğa bakar, yemek hazırlar, evi temizler, ortalığı toparlar… Oysaki kadın olmak sadece bunlardan ibaret değildir. Kadın her yerdedir. Onlar uzaya da çıkarlar, hastanede birçok can da kurtarırlar, Sabiha Gökçen’dir onlar, Halide Edip Adıvar’dırlar, gelecek nesilleri oluşturacak olan minik çocuklara sevgiyi öğretendirler, doğrunun yanında olup onu savunandırlar, Şerife Bacı’dırlar. Ve onlar, bunlar gibi daha nicesini alt alta yazdığımızda upuzun bir listeyi geride bırakandırlar.

            On parmağında on marifet olan kadınlar neden ikinci sınıf olarak görülüyor? Çünkü toplumlar bu kadar akıllı, zeki, başarılı, kendi ayakları üzerinde durabilen, dinç aklı olan kadınlara hazır değiller. Ya da kadınların bu kadar güçlü olmalarından korkuyorlar desek daha doğru olur. Onları nasıl bastıracakları konusunda köşeye sıkışıyorlar. Bununla başa çıkabilmek içinse de her geçen gün farklı yöntemler deniyorlar. Ve bu yüzden onları ötekileştirerek onlara psikolojik baskı uygulamaya çalışıyorlar. Her şeyin bilincinde, sorgulamaktan korkmayan, araştıran olmak pek çok eski görüşleri alt edecek çünkü. Ve bu da tek düzeliği benimseyen insanlara çok yabancı bir düşünce sistemi. Kadının gücünü bastırmaya çalışan bir toplum ancak ve ancak yerinde saymaya devam eder. Kadınları pasifleştiren, obje haline getiren, köle olarak kullanan toplumlar gelişemezler.

John Stuart Mill - Vikisöz“Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın. “(John Stuart Mıll)

       Tüm dünyada artış gösteren kadına şiddet ve kadın cinayetleri… Cahillik, bağnazlık  geride hayallerinden bir hiç uğruna mahrum kalan kadınlar, kızlar bırakıyor. Bir yılda 453 kadın cinayeti ve bunun sadece Türkiye’deki rakamların yansıması olması ise asıl üzücü taraf. Peki toplum bu duruma ne zaman baş kaldıracak ve dur diyecek?

Balığın bisiklete ihtiyacı ne kadarsa kadının erkeğe ihtiyacı o kadardır.” Vicdansızca 453 kadın ve nicesinin ölümüne sebep olanların çoğu ya onların eski eşleri ya da onlar tarafından reddedilen erkeklerdir. Bütün bunlar istenmemeyi sindiremeyen erkeklerin güç(!) göstergesidir. Bir kadının erkeğe ihtiyacı yoktur. Ne giydiğine karışan, sürekli sorun çıkaran, fikir beyan ederken susturmaya veya fikir ayrılığı yaşarken kendi görüşünü benimsetmeye çalışan bir zihniyete, hayallerinin peşinden yol almakta olan bir kadının; yollarına engeller çıkarıp onu durdurmasına fırsat vermesine gerek yoktur. 

                                       Kadını sevecektiniz,
                                        Aldınız, ver bırakmadınız…
                                       Sevi’ye yer bırakmadınız,
                                      Ona ben değil, sen diyecektiniz

                                                                                                     -Özdemir Asaf

          Şemseddin Sami’nin de dediği gibi “Kadın, erkeğin eş-diğeridir.”Bir kadın bozulan bir şeyi kendi de tamir edebilir ve bunun için evde bir erkeğe ihtiyaç duymaz. Kendi kendini koruyabilir, bir yere gidildiğinde kendi hesabını kendi ödeyebilir, yönünü şaşırınca adres sormak için başkalarına danışabilir. Çünkü bir kadının ne gösteriş meraklısı ne de her şeyi bildiğini sanan bir erkeğe ihtiyacı vardır.

“Hıçkırarak ağlayan bir kadının gözyaşları, ağlatan adamın başına geleceklerinin altına atılacak imzadır.” -Charles Bukowski

Kadın dilediğinde her şeyi yapabilecek bir donanıma sahiptir. Bunu kabullenemeyen insanlar hem çağın gerisinde kalmış olacaklar hem de diğer insanlar tarafından dışlanan varlıklar olarak hayatlarını sürdürmeye mahkum kalacaklardır ki buna da sürdürmek denebilirse.                                       

        Ne balıkların bisiklete ihtiyacı vardır ne de kadınların erkeğe. Önemli olan akıl gücünün beden gücünden her zaman bir adım ilerisinde olmasıdır.

 

(Visited 45 times, 1 visits today)