Yıllardır herkesin mutlaka karşılaşmış olduğu ancak kimsenin derinlemesine düşünmediği, düşünmeye zaman bile ayırma zahmetinde bulunmadığı, o an aklına gelen ilk cevabı verip geçtiği, kolay gibi görünen ama düşündükçe zorlaşan seçimlerden bir tanesi: ‘’Geçmişi değiştirebilmek mi yoksa geleceği görebilmek mi?’’ .
Geçmişi değiştirmek ilk bakışta yaşanılan kötü anılardan, acılardan, utançlardan, başarısızlıklardan insanı arındırıp rahatlatacakmış gibi gözükse bile biraz daha düşününce öyle olmadığı aşikâr bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Mesela; birçok insan yaşadığı başarısızlıklar sonucu daha çok çalışmaya, gitgide başarılı olmaya odaklanır, yapılan yanlışlar sayesinde doğruyu daha iyi analiz edebilme noktasına ulaşır. Geçmişte yaşanılan acılar, gelecekte yaşanabilecek acılara karşı daha dik durulmasını; büyük acıların bile geçici olacağını bilerek daha dirençli şekilde atlatılmasını sağlar. Ve utançlar; belki de insanların kendilerine güvenlerinin gelmesine, güçlü olmalarına en çok yardımcı olabilen yaşanmışlıklardandır. Kendinin farkına varabilen insan; bir süre utanç duyduktan sonra aslında yaptıklarından dolayı değil, çevresindeki insanların bakış açısından dolayı utanç duyduğunu fark eder ve kendi düşüncelerinin etrafındaki diğer insanların düşüncelerinden daha önemli, daha değerli olduğu kanısına ulaşır. Geçmişte yaşanan ve zamanla tecrübeye dönüşen bu acılar olmasaydı insanlar olgunlaşamazdı. Ancak geçmişi değiştirebilecek durumda olsaydık hiç acı yaşamamayı seçerdik. Hayatımız boyunca kendi seçtiğimiz, bize mutsuzluğu tattırmamış olaylarla daima mutlu yaşardık. Ben yine de hayatıma tüm acıları da başarısızlıkları yaşamış olarak daha güçlü devam etmeyi seçerdim. Gelelim diğer seçeneğe: Her insanın yaşamak için umuda ihtiyacı vardır. Geleceği görebilmek içimizdeki umudu, azmi yok etmez miydi? Oysaki umudu olmayan, geleceğini öğrenen insan ne için yaşar, ne için çabalar ki? İnsanlar hayatlarını hedefleri ve hayalleri üzerine kurar. Mesela; gelecekte hangi üniversitede okuyacağını, alanında ne kadar başarı sağlayabileceğini bilen insan, bilmeyen insan gibi çalışmaz, istese de çalışamaz. Ya da ne zaman öleceğini bilen insan, zaten öleceğini düşünerek daha yaşarken yavaş yavaş hayattan vazgeçmeye başlar veyahut yanlış olan ama içinden gelen bir sürü şeyi yapmak için cesaret bulur. Lakin geleceği görmenin de şöyle bir faydası vardır ki kişi gelecekte eğer yanlış bir seçim yapacağını öğrenirse bunu bilerek ve düzeltmeye çalışarak o yanlışın üstesinden gelebilir.
Buradaki gerekçelerden yola çıkarak bir sonuca varacak olursak her iki seçeneğin de kendine has artı ve eksi yönleri var. Yine de bana kalırsa hayat olduğu gibi; acısıyla, tatlısıyla, utancıyla, umuduyla yaşanmaya değer.
hayat, geçmişi değiştirmek, geleceği görebilmek ,tecrübe, zor seçim,