“Bir balığın bisiklete ne kadar ihtiyacı varsa kadının erkeğe ihtiyacı o kadardır.” Kulağa çok feminist geliyor değil mi? Söyleyeni feminist ve politik aktivist Gloria Steinem olunca çok da tuhaf gelmese gerek. Sözün geçtiği kitabın orijinal adı Big Women ve başlıca dört genç kızın 70’li yıllarda dünyayı değiştirmenin kendilerini değiştirmekten daha kolay olduğunu farkına varması ve bir kitabevi kurmalarıyla başlıyor. İnsanlar onlarla alay ediyor, onlara acıyor ve aşağılıyorlardı. Kendilerini değiştirmeyi değil de toplumu değiştirmeyi tercih ettikleri için birçok kişi onlara “Feminist” diyordu. Peki onların dediğine göre gerçekten erkeksiz kadın bisikletsiz balığa mı benziyordu?
Feminizm sanıldığının aksine kadınları erkeklerden üstün görmek değildir. Ezilmiş kadın figürünü erkekle eşit konuma getirmektir. Çok yanlış anlaşılan ve saptırılan bir kavram olmasının yanında aynı zamanda günümüzde de çok yanlış kullanılır. Bu tür kitaplarda ve “Bir balığın bisiklete ne kadar ihtiyacı varsa kadının erkeğe ihtiyacı o kadardır.” gibi cümlelerde feminist kavramı ırkçı gibi kötü bir kavramla eş tutulur ve kötülenir. Sizce de dört kadının hiç kimseye ihtiyaç duymadan başaralı bir kitabevi açmaları ve yürütürken aynı zamanda da toplumu onları olduğu gibi kabul etmesine teşvik etmeleri korkunç bir şey mi? Kesinlikle değil üstüne bir de feminist diye hakaret edercesine bir lakap takmak ise oldukça akıldışı geliyor bana sorarsanız.
“Bir balığın bisiklete ne kadar ihtiyacı varsa kadının erkeğe ihtiyacı o kadardır.” Hayatın her anında kadınların bir erkeğe ihtiyaç duyduğunu düşünmüyorum. Erkekler olmadan bu hayatta istediği her şeye sahip olan,ulaşan başarılı kadınlar görüyoruz. Forbes’in her yıl seçtiği Dünya’nın en güçlü kadınları listesinde Almanya’nın başkanı, Avrupa Merkez Bankasının başkanı gibileri ve dahası. Bunların hiçbirinde ise bu başarının arkasında bir erkeğin olduğundan bahsedilmiyor. En sevdiğim örneklerinden birisi tarihe “Geleceğin Sanatçısı” diye geçen Frida Kahlo’dur. Genç yaşında geçirdiği kaza sonrası mucize eseri hayatta kalmış ve kendini resim çizerek tevadi etmiştir. Yaptığı sayısız başarısız evlilikten sonra yaşadığı hayatındaki iki kaza geçirdiğini ve birinin de eski eşi Diego ile tanışmak olduğunu söylemiştir. Hayatı boyunca hep başarılı bir sanatçı olmuş ve eserleriyle hepimizi büyülemiştir. Frida Kahlo 1945’te zatürre nedeniyle hayatını kaybetti ama hayatta çizdiği resimler ve başarılarıyla tarihe geçti.
Sonuç olarak bakmak gerekirse kadınların bu hayattaki başarılarını takdir etmek ve onları elde etmek için başka kimseye değil sadece kendilerine ihtiyaçları olduğunu düşünmek bu kadar zor olmamalı. Yaşamış örnekleri ise bize gurur vermeli. Feminizm kavramı artık erkek düşmanı olarak düşünülmemeli, kadınları yüceltmek olarak algılanmamalı ve aşağılanmamalıdır. Tıpkı Big Women kitabındaki gibi hakaret yerine kullanılması ve başarılı bir iş yürütmeye çalışan dört genç kıza söylenmesi artık sona ermeli artık sizce de öyle değil mi?