Bir gün bilgisayarda dinozor oyunu oynuyordum. Oyunu kazanmaya çalışıyordum. Bu oyunu kimse bitirememiş ve birden bire bitirdim. Oyun bittiğinde “Oyunda size bir ödülüm var” yazıyordu. Ödül Kretastan kampına gitmekti. Kretastan’a vardığımda yaşları 10 ile 15 arasında çocuklar vardı. Bunlar Ali, Zeynep, Sude ve Poyrazdı. Kampa gitmek için bizi arabaya bindirdiler. Araba ile giderken çalılarda bir şeyin hareket ettiğini fark ettim. Bu bir yavru dinozordu ve üzerime doğru geliyordu. Güvenlik görevlileri hemen müdahale edip dinozoru aldılar ve kafese attılar. Yavru dinozoru ailesine götürdüler.
Biz de kampa varmıştık. Kampın her yerinde dinozorlar vardı. Bizi bir teleferiğe bindirip ağaç eve götürdüler ve orada uyuduk. Ertesi gün bizi dinozorları yeniden ürettikleri laboratuvara götürdüler. Orada dinozorların nasıl üretildiği hakkında bilgi aldık. Ama benim dikkatimi koridorda bir şeyler çekti. Koridora doğru yöneldim. O arada Sude’ yi gördüm. Sude bana, “tuvalet nerede?” diye sordu. Ben de ileride dedim.
Biraz ilerledim ki bir kapının üzerinde içeriye girmek yasaktır, yazıyordu. Dayanamayıp kapıyı gizlice açtım. İçeride dinozorlar ile ilgili bilgi içeren bilgisayar gördüm. Bilgisayar ekranında gizli yazan bir dosya fark ettim. Ona tıkladığımda bilgisayar aniden kapandı. Bilgisayar yeniden açılmıyordu. Önümdeki kağıda baktım, dinozorlar hakkında çok tehlikeli bilgiler içeriyordu. Dikkatimi çok tehlikeli olan bir dinozor çekti. Meteoersasamus ‘tu. Bilgisayarı elleyince alarmlar güvenlikçileri harekete geçirmişti. Kapıdan içeri girip beni buldular. Güvenlikçiler şöyle dedi, “Girilmez yazan kapıyı ardına kadar açmış bulundunuz.” Güvenlikçiler bizi laboratuvardan çıkarıp ağaç eve gönderdiler. Arkadaşlarıma bu tehlikeli bilgileri anlattım.
Ertesi gün sarsıntılar hissettik. Hemen gözetleme kulesine gittik. Bir baktık ki Meteoersasamus kaçmış. Her şeyi berbat etmiş. Biz teleferiğe binip dinozorlardan kaçtık. Gemiye binip adayı terk ettik.