Teorilerin Çatışması

Hayatımızda olan her şey bir nedene göre olur fikrindeyiz. Bu nedenin tam ne olduğunu bilmesek de bazı olaylara bağdaştırmaya çalışırız sürekli. Bazen dileklerimiz evren karşısından onaylanıp gerçekleştiğini savunuruz. Evreni soyuttan somuta çevirip çevremizi dikkatlice inceleyip herhangi bir işaret ararız. Aksine bazen de ne kadar dilersek o kadar olmaz diye de düşünürüz. Hayatı akışına bırakırız. Peki bunlardan hangisi gerçekten doğru?

Bu sorunun tam bir cevabı aslında yoktur. Bu, diğer görüşler gibi, insanların bakış açısının farklılığından kaynaklanır. Murphy Kanununun bahsettiği ”ters gidecek bir şey varsa hep ters gidecektir” dir. O olasılıklar bir şekilde engellense bile ortaya illaki başka bir olasılık çıkacaktır. Yani ne yaparsak yapalım olayın sonucuna katlanmak zorunda kalacağız. Hayatımızda yaşadığımız deneyimlerin hepsinin domino parçaları gibi dizildiği anlatılıyor. Dominolar bir kere birbirini devirmeye başladıklarında, bir daha durmuyorlar. Sonuna gelene kadar hepsi sırayla düşüyor. İyi ya da kötü başımıza gelecek her neyse elbette bizi bulacaktır. Aynı şekilde ”Karma” ile de bağlayabiliriz. ”Kader” kavramıyla da ortak yönleri vardır. Çekim Yasası ise neredeyse Murphy Kanununun tam tersidir. Burada ne kadar negatif veya pozitif enerji çekersek o kadar pozitif, negatif şeyler başımıza geleceği anlatılır. Murphy Kanunundan en büyük farkı başımıza gelecekleri bizim kontrol edebiliyor olmamızdır. Hayatımızda yaşadığımız bütün deneyimlerin sonucu düşüncelerimizin sonucudur. Düşüncelerin mantık özelliklerinin olduğunu ve bunların da belli frekanslarda salındığı düşünülüyor. Murphy Kanunu ve Çekim Yasasının birçok farklı yönünün olmasına rağmen bir tane ortak yönleri vardır. O da ikisinin de sadece bir teori olarak bugüne kadar gelmesidir. Bunların var olduğunu kanıtlayacak kaynak, kitap, belge yok. Bunu rağmen hala inanmaya devam ediyoruz. Peki neden? Bu teoriler yoktan var edilmediği için. İnsanlığın başından beri insanoğlu her zaman sorguluyor ve sorgulamaya devam ediyor. Bir somut cevap bulunamadığında da soyut olarak yeni bir fikir ortaya çıkartılıyor. Bu iki teorinin dünyaca kabul edilmesi de insanlara tanımadık gelmemesidir. Murphy ve Rhonda Bryne’dan önce binlerce kişi de bu inançları zaten edinmişti. Herhangisine inanıyor olsan da bunun gerçekten bir önemi yok. Doğru veya yanlış, biri diğerinden daha üstün değil. İkisi de var olabileceği kadar olmaya da bilir. Hayatın belirli bir düzeni, evrende çekim diye de birşey olmayabilir.

Sonuç olarak aralarında hangisinin gerçek, doğru olduğunu söyleyemeyiz ama aralarından bir seçim yapmamız gerekirse Murphy Kanunun daha fiziki ve Çekim Yasasının daha spiritüel olduğunu göz önünde bulundurmamız lazım. En sonunda ikisinin de birbirinden hiçbir farkı yoktur.

 

 

(Visited 45 times, 1 visits today)