Müzik dinlemek ya da müzik yapmak insanın gerçeğe en yakın aynı zamanda da en uzak olduğu durumdur. Oluşturduğu melodiler ve ritimlerle sizi olduğunuz boyuttan başka boyutlara misafir olarak götürür. Bu misafirliğin süresi de dinlediğimiz müzik türünden ve oluşturulma biçimine kadar farklılıklar göstermektedir. Yapılan araştırmalara göre dinlediğimiz müzik türü hayatımızda büyük etkiler yaratıyormuş. Peki, bu etkiler hayatımızı nasıl yönlendiriyor?
Bilimsel olarak bu durumun içine girdiğimiz zaman müzik dinlemek mutluluk hormonu denilen dopaminin salgılanmasını sağlıyor. Bir farklı deyişle de çikolata tüketmeden mutlu olabiliyoruz. Müziğin sağlığımıza olan katkısı bununla da bitmemektedir. Beni en çok şaşırtan yönü ise ağrı kesicilerin temelini oluşturan endorfin hormonunun salgılanmasını sağlamasıdır. Peki, bu kadar hüzünlü ve duygusal müziklerin olmasına rağmen bu nasıl mümkün olmaktadır? Bu araştırmayı yapmadan önce müziklerin acıların dozunu arttırdığını düşünmekteydim. Çünkü müzikler zamanda dönülmeyecek yolculara götürür. Bazen o anlara kendinizi hapsetmek istersiniz bazen de kendi hatıralarınıza bir yabancı gibi bakarsınız. Gözlerinizde oluşan hafif nem ve dudağınızın kenarındaki buruk gülümseyiş hissedilen acının ta kendisidir.
Dinlediğimiz müzik türleri kişiliğimizi ele veren suç ortağı gibidir. El yazımız, imzamız, sevdiğimiz renkler ve yemekler gibi kişiliğimizi yansıtır. Hatta bizi biz yapan ailemizdeki bireyler gibidir müzik zevkimiz. Çünkü gösterdiği değişkenlikler bile kişiye özgündür. Karakterimiz yaşımız büyükçe nasıl değişiyorsa müzik sevkimiz de öyle zamanla değişir ve şekillenir.
Müzik dinlemek bizi üç seviyede etkilemektedir: birinci seviye (bilinç etkisi), ikinci seviye (hayata bakış açımız), üçüncü seviye (ruhsal ve duygusal durum). Birinci seviyeyi incelediğimizde etkinin temelini oluşturduğunu fark etmekteyiz. Çocuk yaştan itibaren dinlenilen müziklerden başlayıp hayatımızın sonuna kadar bizimle beraber yol arkadaşlığı yapılan seviyedir. Bununla ilgili ilk araştırmaya “Mozart Effect” denilmektedir. Araştırmaya göre Mozart dinleyen insanların zekalarının geliştiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ayrıca yaşam standartlarımızı şekillendiren faktörlerin başında para yerine müzik vardır. Müzik ruhumuzu yansıtan bir ayna görevini üstlenir.
İkinci seviye de ise müzik hayatımızın şekillendiren bir roldedir. Hayatımızla ilgili kararlar alırken o dönemlerde dinlediğimiz müzikler kararlara bakış açılarımızı ve düşüncelerimizi büyük bir yönde etkiler. Yani hangi türde parçalar dinliyorsanız hayatınız da o parçalar gibi oluyor denebilir.
Son seviyede ise ruhsal ve duygusal durumlarımız ön plandadır. Bilindiği üzere müzik duygularımızı anlık etkileyebilen en güçlü yoldur. Bu yüzden biz onun elinde bir kukla rolünü üstleniriz. Müzik ruhumuza ve çevremize bir titreşim yayar. Müzik bütünüyle evrensel bir sanattır. Yapılan araştırmalara göre müziklerin bedene ve sağlına iyi geldiği kanıtlanmıştır. Bazı hastalıkların tedavisinde de müziğin etkisi büyüktür.
Müziği genel olarak kavradığımız ve incelediğimiz zaman hayatımızın ondan ibaret olduğunu anlıyoruz. En mutlu ve en hüzünlü anlarımızda bile yanımızda olan bir dost gibidir. Çeşitli dostluklar kurmak istiyorsak çeşitli müzik türlerine de hayatımızda yer vermeliyiz.