Zamanın da bir adam varmış.Dünyayı gezer gördüklerini herkese anlatırmış.Kısaca bu adama gezgin diyolarmış.Çektiği fotoğraflarını satıp dünyayı gezermiş böylece Bu gezgin dilini kullanmasını da çok iyi bilirmiş.O kadar farklı dille şahit olup öğrenmesine rağmen farklı bir dilin kelimesinin Türkçe konuşurken kullanmıyomuş.Bu adam zamanında bir edebiyatçıymış.
Bu adam her zaman ki gibi dünyayı gezerken yeni gezeceği yer yine Türkiyeye gelmiş, Ağrıyı ziyaret etmişti.Ona göre bir ülkeyi gezmek o kadar da hızlı olmuyormuş.O ülkenin manzarasını izlemek,kültürünü öğrenmek o gezgine göre o kadar da kolay değilmiş.Tabi ki de sadece o ülkeleri gezmiyor orda da yaşıyormuş bu gezgin.Burda yaşayarak öyküler yazar ve gezdikleri yerlerini de yazarmış.Sadace gezgin değil aynı zaman da maceraperestmiş, her türlü zorlukla karşılaşmak ister hayatını daha da zorlaştırırmış.Bunun sebebi ise onun düşüncesine göre ne kadar fazla zorlukla başa çıkarsan o kadar fazla güçlenirsinmiş.
Bir gün her zaman ki gibi gezisine karar verirken ağrı da olup neden dağcılık sporunu yapmıyorum diye kendince sorguladı.Hem arkadaşlarıyla birlikte geziyordu, onun yanın da gelirlerdi hem de kendisi için çok daha iyi sınıyabilecekti. Ağrıyı bir güzel dolaşan gezgin arkadaşlarına da hemen söyleyip fikirlerini öğrenmek istedi.Fikirleri olumluydu bütün arkadaşlarının , arkadaşlarının demişkende toplam 3 kişilerdi.Gezgin için sadece arkadaş değil aynı zamanda dostular onun için.Gezgin,dostla arkadaş arasında çok fark görüyordu.Herkesle arkadaş olabilirsin ama dost olamazsın derdi.
Dostlarıyla Ağrı dağına gitmeyi kararlaştıran gezgin arkadaşlarıyla önlerindeki zorlukları birer birer gözlerinden geçirmeye başladılar.Hava normalden çok daha soğuk olucaktır ,nede olsa kış üstümüze kalın birşeyler almalıyız dedi aralarından biri.Öbür arkadaşı ise çadır almamız şart olucak tek günlük bir macera değil,dedi .Gezgin ise gıda ve sıvı ihtiyaçlarımızı karşılamak için belli bir stok almalıyız dedi.Maceranın ne kadar süreceğini hiçbiri bilmiyodu ve bunu da sormak istemiyolardı.Sebebi ise böyle daha heycanlı olucaktı onlar için.Birkaç gün içerisinde dinlenip yola çıkıcaklardı.
Macera günü gelip çatmıştı,gezgin ve dostları bu gün için hem çok heycanlı hem de çok mutlulardı.Daha önce bir çok kez böyle yolculuk yapmışlardı ama yine de neden böyle heycanlı olduklarını bilmiyorlardı.Bir araç kaldıkları yerden alıp bir köye bırakmıştı.Rotaya iyi kötü bakmışlardı ama yine kendilerini şansa bırakma yanaydılar.Köyden çıkmadan önce köylülerle sohbet edip çaylarını içmişlerdi.Daha sonra dağın zirvesine yürümeye başlamışlardı hepsi önceden böyle şeyler yaptığı için ilk başta çok zorlanmadılar.
Güneş batmaya başlayana kadar yürümüşlerdi ve güneş batmayan başlayınca hemen bir kamp kurmaya başlamışlardı.Karınlarını doyurup bir ateşin çevresin de birbirlerine hikaye anlatıp yatmışlardı.Öbür gün Ağrı dağına daha da yaklaşmışlardı 3800 metre de bir sis çökmüştü ve hava gitgide soğumaya başlamıştı.Eksiler de olan hava sıcaklığı daha da soğuyunca zorunlu olarak kamp kurmak zorunda kaldılar.Kampta 1 gün geçmişti ama hala kar fırtınası devam ediyordu ,2 gün geçti hala bitmek bilmeyen önce ki günden daha beter bir hal almıştı.
Bir süre sonra çadırlarında olan gezgin ve arkadaşları bir ses duydu ve hemen dışarı çıktı. Bir çığ yaklaştığın görünce birden paniğe kapıldılar.Daha önce bir çığ gelince ne yapıldığını bilmiyolardı.Çığ hızla yaklaşıp gezgini ve arkadaşlarını içine aldı.Bir süre sürüklendikten sonra çığ yavaşlayıp durmuştu.Çığın altında bir kaç saat kalan gezgin artık donmaya başlamıştı ne kadar kazsa da kazsın nereye kazdığını bilmiyordu.Dışardan yardıma gelen insanların çok az da olsa seslerini duyuyolardı ama dışarıya çok fazla ses çıkartamıyolardı.Bir süre sonra artık uykuya dalmıştı.Bir kaç gün geçmesinin ardından gezginden önce 1 arkadaşını kurtarmışlardı.Daha sonra nerdeyse donarken bir mucize oldu bir el usulca omzuma dokundu ve kurtarma ekibi onları bulmuştu.Hemen öbür arkadaşınıda kurtarıp helikopterle ordan ayrıldılar.Gezgin ve arkadaşları eğer köy halkına kendilerini göstermemiş olmasalardı belki de bu kurtarma ekibi hiç kimsenin orda olmadığını düşünüp aramaya teşşebbüs bile etmeyebilirlerdi.Daha sonra işlerini bir daha şansa bırakmama konusunda kendilerine söz verdiler.