İskeledeki Deniz

Saat sabah beşe yaklaşıyordu. Yaklaşık 4 saattir yoldaydık. Yola çıkmak için neden böyle bir saat seçtiğimizi hala anlayabilmiş değildim. Alt tarafı İzmir’de ki yazlık evimize gidiyorduk ve zaten bütün bir yazı orada geçirecektik. Annemle babama acele etmemizi gerektiren bir durum olmadığını anlatmaya çalışmıştım fakat başarılı olamamıştım ve gecenin birinde yola çıkmıştık. Başlarda uyuyabilirim sanmıştım fakat babamın uykusu gelmesin diye dinlediği müzikler yüzünden uyumak mümkün değildi. Bende gün doğumuna kadar uyumamaya karar verdim. Bir saat sonra gün doğmaya başladı. Ama ben çok şanlı bir insan olduğum için güneş gittiğimiz yönün karşısından doğuyordu. Sonuç olarak ne gün doğumunu izleyebildim ne de uyuyabildim.

Aradan bir iki saat daha geçtiğinde sonunda İzmir’e gelmiştik. Yaklaşık on beş dakikalık yolumuz kalmıştı ve ben yol boyunca okuduğum kitabı bırakıp İzmir’in güzel caddelerini ve denizi izlemeye başladım. Eve ulaştığımızda her zaman olduğu gibi ilk iş herkes bavullarını açmaya başladı. Eşyalarımı yerleştirir yerleştirmez bizimkilerin nerede olduğunu bildiğim için yanlarına gittim. Sadece yazdan yaza görüşmemize rağmen sıkı bir dostluğumuz vardı. “Sonundaaaaa!”  diye bağırarak ve koşarak üzerime atlayan Gizem sağolsun sırtüstü kumlara yapıştım. Üzerimdeki Gizemle birlikte kahkahalar atarak gülmeye başladık. Daha fazla onu taşıyamayacağımı fark ettiğimde onu üzerimden kenara ittirdim ve yan yana kumlara uzanarak gülüşmeye devam ettik. Diğerleri de kahkahalarla bizi izlerken yerden kalktık. Tek tek herkesle sarıldıktan sonra biraz olsun sakinleşmiştik. En azından oturuyorduk ve kimse birbirinin üzerine atlamıyordu. Bir süre sonra hep birlikte denize girmeye karar verdik. Topları ve şişme hayvan yataklarını şişirmeye başladık. Denizde uzun bir süre kaldıktan sonra kızlar çıktı ve hava kararmaya başladığı için evlerine gittiler. Ben bu saatlerde yüzmeyi çok sevdiğim için biraz daha kaldım. Bir anda şiddetli bir yağmur başladı. Denizin içindeyken birkaç kere daha yağmura yakalanmıştım fakat bu sefer biraz açıldığım için korkmuştum. Geri dönmeye çalışsamda dalgalar beni sola doğru çekiyordu. Dalgalar gittikçe şiddetlenirken suda batıp çıkmaya ve su yutmaya başladım. İskeleye gittikçe yaklaştığımı fark ettiğimde kontrolümü sağlamaya çalışsam da çabalarım boşunaydı. Bata çıka ilerlemeye devam ederken bilincim yavaş yavaş kapanıyordu. Son hatırladığım dalgalar beni savururken iskele demirlerinden birine kafamı çarptığımdı.

Gözlerimi açtığımda başımda hissettiğim keskin sızı nedeniyle elimle şakaklarımı ovuşturmak istedim fakat kollarımı hareket ettiremiyordum. Panikledim ve ayağa kalkmak istedim fakat o an fark ettim ki ben bedenimi hissetmiyordum. O sırada uyandığımı fark eden annem “Şükürler olsun. Allahım şükürler olsun uyandın!” şeklindeki şükür cümleleriyle ağlayarak yanıma geldi. “Anne” dedim titreyen sesimle “Ben…” gözümden süzülen bir damla yaş ile konuşmayı sürdürdüm. “Ben hissetmiyorum.” dedim kendimin bile güç duyabildiği bir sesle. O sırada babam içeri girdi. ”Deniz!” dedi mutlu olduğu her halinden belli olan ses tonuyla ve yanıma gelip alnımı öptü. Sonra anneme döndü ve “Bak ben sana demiştim kızımız uyanır, o çok güçlü bir kız diye” dedi. O an annemin suratındaki ifadeden bir şeylerin ters gittiğini anladı. “Noldu?” diye sordu ama cevabı öğrenmek istemiyor gibiydi. Daha fazla dayanamadığımı fark edip hıçkırarak ağlamaya başladım. “Hissetmiyorum baba! Hiçbir yerimi hissetmiyorum” şeklindeki çığlıklarımla beraber annem ağlamaya başladı babama doğru ilerleyip sarıldıklarında üçümüzde ağlıyorduk.

Kazanın üzerinden bir kaç ay geçmişti ve benim günlerim gittikçe katlanılamaz bir hal alıyordu. Yirmi beş yaşında bir insan olarak her aktivitemde birine muhtaç olmak gerçekten çok onur kırıcıydı. Başlarda rehabilitasyona katılıp benim gibi insanların hayat hikayelerini dinliyor, babamla film izliyor, annemle kitap okuyordum. Sonra birgün kitaptaki cümlelerden biri dikkatimi çekti “Sonra bir mucize oldu, bir el usulca omzuma dokundu.” ve bunu söyleyen kişi doğuştan felçli bir kızdı. O an acaba dedim, acaba benim için de mucizeler var mıydı?

Yaklaşık iki yıl boyunca tedavi gördükten sonra hala en ufak bir hareket bile yapamıyordum. Sonra yavaş yavaş umudumu kaybetmeye başladım. Fark ettim ki benim hikayemde mucizelere yer yoktu.

 

(Visited 84 times, 1 visits today)