Kukla ne demek bilir misiniz? Bir oyuncak bebeği iple kontrol eden yani onu yönlendiren ve onu kendi istediğiniz şekilde oynata bildiğiniz bir oyuncaktır. Peki, kuklayı hiç şöyle düşündünüz mü? Eli kolu bağlı ,kendi isteğiyle hareket edemeyen ,kısıtlanan ,yönlendirilen, ona kendi bedenini bile oynattırılmayan. Eli kolu bağlı olduğu için sanki bize muhtaçmış gibi gözüken bir oyuncak. Bir oyuncağın ne kadar çok şey anlattığını ve insanlara ne kadar çok benzediğini fark ediyoruz. İnsanlar kendileri kısıtlandığı için onlarda başka insan ve varlıkları kısıtlamaya yönlendirmeye yani özgürlüğünü elinden almaya çalışırlar. Buna savaşlar da dahil. Bir devletin başka bir devletin hürriyetini kısıtlama, ele geçirme isteği, yani kendi istediği şekilde savaş açtığı devletin milletini köleliğe sürükleme yani kuklalaştırma işlemidir.
Özgürlük kavramı bir çok sözcükle açıklanabilecek bir kavram. Bir insana özgürlük nedir dendiğinde herkes farklı örneklerle açıklar yani kendi hayatlarındaki kısıtlandıkları şeylerle. Mesela en basit örnek bir toplulukta düşünce ve fikirlerimizi ifade edemiyorsak kişinin düşünce ve ifade hürriyeti kısıtlanmış olur. Eğer kısıtlanıyorsa kendimizi ifade etmek için mücadele etmeli, kimsenin boyunduruğu altına girmemek için elimizden geleni yapmalıyız ya da o kişi ya da kişilere boynumuzu eğip kuklası olmamıza izin vermeliyiz ama bunu yapmamalıyız. Kendi kişisel hürriyetimize saygı duymalı ve mücadele etmeliyiz. Bir de geniş bir örneğim var yani toplum hürriyeti bu da bir toplumun yani devletin başka bir devletin toplumuna karşı uyguladığı baskı ve ele geçirmesiyle olur. Bu bizim toplumumuzun başına gelmiştir. Kurtuluş savaşında ülkemiz zapt edilmiş ve tüm bize karşı olan devletler daha savaş sonuçlanmadan topraklarımızı kendi aralarında bölüşmüştür ama bizim toplumumuz birlik olmuş ve bayrağımız ,vatanımız ve en önemlisi hürriyetimiz için mücadele etmiş, kimsenin emri altına girmemiştir. Sonuç olarak toplumumuz düşmana göğüs gerip vatanımıza sokmamıştır. Bu da toplumsal hürriyetimiz için her şeye katlandığımız ve canımızdan bile vazgeçtiğimiz anlamına gelir. Hürriyet ve özgürlük insanın yaşam amacı ve var oluşudur. Toplumlar özgürlükleri ve hürriyetleri için gerekirse canlarını bile feda etmeli çünkü özgürlük ve hürriyet olmadan bir toplumun var oluşu, tarihi, geleceği ve geçmişi yoktur.
Sonuç olarak kendimizi ifade edemedikten sonra, düşüncelerimizi ifade edemedikten sonra, özgürce hareket edemedikten sonra ne hayatın ne de yaşamanın bir anlamı yoktur. Ama özgürce hareket ederken de kimsenin hürriyetini kısıtlamadan hürriyetimize ve özgürlüğümüze sahip çıkmalıyız. Kendimiz kadar başka insanların düşünce ve özgürlüklerini kısıtlamamalı, hatta başka insanların da kişisel hak ve hürriyetini sonuna kadar savunmalıyız.