Günümüzde ne yazık ki insanlar arasında maddi anlamda sınıf farklılıkları mevcut. Bazı insanlar yediği önünde yemediği arkasında bir hayat sürerken bazı insanlar ise evine ekmek götürebilmek için asgari ücret karşılığında gününün büyük bir bölümünü ağır işlerde çalışarak geçiriyor ve bu kadar çok çalışmalarına rağmen ailelerini geçindirmek için bu miktarda para pek yeterli olmuyor. Neyse ki bu durumda devreye girip ihtiyaç sahiplerine maddi yardımda bulunmak isteyen hayırseverler yok değil. Onlar sayesinde birçok aile maddi olarak biraz olsun rahatlamış oluyor. Fakat bu hayırseverlerin insanlara yardımcı olmak isterken onları incitebileceği bir durum da söz konusu. Peki bunun önüne geçmek için ne yapılabilir? İhtiyacı olanların kötü hissetmelerini ve incinmelerini önleyerek nasıl bağışlarda bulunulabilir?
Her ne kadar işin sonunda bu ihtiyaç sahiplerinin eline bir miktar para geçse de, bazı hayırseverlerin bağış yaparken sergileyeceği en ufak bir duyarsız davranış o insanlar için çok büyük bir utanç kaynağı haline gelebilir. Yani ihtiyaç sahiplerine yardım ederken son derece dikkatli hareket edilmelidir. Bunun için yüzyıllar öncesinden beri kullanılan bir çözüm yolu var. Bu şekilde ihtiyaç sahipleri ve maddi durumu iyi olan yardımsever vatandaşlar birbirini görmüyor ve bu durumda hayırseverlerin “ Acaba bunu yaparsam karşımdakini incitmiş olur muyum?” diye düşünmelerine gerek kalmıyor. Böylece bu hayır işi çok daha kolay ve kimseyi zor durumda bırakmayacak şekilde gerçekleşiyor. Dediğim gibi uzun yıllar önce de böyle bağışlar yapılıyordu. Zenginler, ihtiyaç sahipleri ile yüz yüze gelmeden onların başkalarına olan borçlarını kendileri ödeyerek yardım ediyorlardı. Günümüzde de buna benzer olarak ekmek almaya giden vatandaşların yardım etmek istemeleri halinde fazladan ekmek alıp ihtiyacı olan insanlara yardım ettikleri “Askıda Ekmek Kampanyası” adı altında sürdürlen kampanya gibi birçok sosyal sorumluluk projesi de yürütülmektedir. Geçenlerde okuduğum ve çok hoşuma giden bir bağış hikayesini de anlatmak isterim. Bu hikayenin başkahramanı Hintli aktör Amir Khan. İlk olarak Amir Khan, ihtiyacı olan herkese birer kilogram un dağıtacağını duyurdu. Yapılan bu yardımı küçümseyen birçok kişi bu yardımdan faydanlanmaya gitmedi. Böylece asıl yardıma muhtaç olan insanlar ortaya çıktı ve birer kilogram unu alıp evlerine gittiler. Un poşetlerini açan insanlar poşetin içinde 1500 rupi buldular. Gerçekten de zor durumda olan insanların bu bağıştan yararlanmasını amaçlayıp işin sonunda başarıya ulaşmış, oldukça yaratıcı ve ince düşünülmüş olan Amir Khan’ın yaptığı bu sıradışı bağış kesinlikle alkışı hak ediyor.
Hem ülkemizde hem de bütün dünyada Amir Khan’ın bu hareketini örnek alıp benzer şekilde yardım projelerinin yürütülmesi birçok ailenin – insaların gururunu kırmadan- maddi sıkıntılarını biraz olsun azaltmalarına yardımcı olunabilir. Bu konuda kullanılabilecek yaratıclığın sınırı yok yeter ki imkanılarımız çerçevesinde insanlara yardım etmek isteyelim.
YETER Kİ YARDIM ETMEK İSTEYELİM
(Visited 386 times, 1 visits today)