Ebeveynlerin çocuklarını daha iyi yetiştirebilmeleri için zorunlu eğitime gerek duyulduğu kanısındayım. Bazen annem bana diyor anne olunca içgüdüsel olarak yapacaksın anneliği diye. Ama öyle içgüdüyle olacak şey falan değil bu çocuk yetiştirmek. O kadar basit olsaydı…
Mantıken bizim kafa yapımızla anne ve babamızın kafa yapısı bir değil. Doğduğumuz zaman, çevremiz, tecrübelerimiz… Biz “Z kuşağı” onlar “X kuşağı” adı altında. Öncelik olarak bu yüzden onların bizi daha iyi anlamaları için eğitim almak yararlı olabilir. Şu zamanların en büyük problemi “şiddet”.İnsanların şiddete olan eğilimleri çocukluktan gelir derler. Bir nevi ailesinden yani. Ailenin çocuğa olan tutumu…Ailesinden şiddet görenler ya da çocuklarına karşı olmasa bile dışarıya karşı şiddete eğilimli ebeveynlerin çocukları da bir o kadar eğimli olur.Şu anki Türkiye`nin durumuna bakarsak da çocukları böyle şiddet meyilli yapmak hem kendisi hem çevresi için kötü bir durum.
Çocukların ailesinden görüp de dışarı yansıttığı şeylerden biri de “sevgi”. Eğer bir çocuk ailesinden ihtiyacı olan sevgiyi alamazsa, aynı şekilde davranıp içinde biriktirip de kullanamadığı o sevgiyi asla veremez dışarı. Kendisi fark etmez belki bunu ama o çocuğun yanındaki, yakınındaki insanlar hisseder bu duyguyu. Daha doğrusu hissedemez. Çocuk sevgi nedir bilmiyor ki aktarsın karşıya. Kendi menfaatleri, çıkarları için kullanmaya başlıyor bu sefer de insanları. Sevgiyi böyle bir şey sanıyor çünkü “çıkar ilişkisi” Sen ona istediğin şeyi vermediğin sürece seni yanında tutmuyor. İyi de yalan söylüyorlar hatta. Aynı evde anne ve babasından gördüğü gibi.
Ailemizin bize koyduğu kuralların çoğu da onların zamanında olan ve bizim yaşayamadığımız zamanları ilgilendiren şeyler ve kafa yapıları o zamana uygun olduğu için bizi ne kadar anladıklarını sansalar da asla tam anlamıyla anlamıyor çoğu aile. Bunun için de bizim yaşımıza daha uygun bir pedagogun eğitimine ihtiyaçları var. Mesela kız-erkek ilişkisi. Bir kızla bir erkek yan yana durunca illaki aralarında bir şey olmak zorunda değil. Karşı cinsle arkadaş olmak dünyanın en normal şeyi. Arkadaşın cinsiyeti olmadığı gibi aşkın cinsiyeti de yoktur. Bir kız bir kıza bir erkek de bir erkeğe ilgi duyabilir. Ama çoğu daha kendini yeni tanımaya başlamış genç bunları ailelerine söylemeye çekiniyor. Bİr sürü aile çocuklarının böyle olmasını istemiyor ve çocuklarına baskı yapmaya başlıyor bu sefer. Bu hareketlerine karşı çocuk hem dış dünyaya ve kendi içine karşı “Ben normal değilim” düşüncesiyle boğuşuyor. Bir süre sonra sırf ailesine topluma “normal?” görünebilmek için gerçek aşkını yaşamıyor. Hatta bu yüzden intihar edenler bile var. Ne kadar saçma değil mi?. Çocuğa yansıtılan toplumsal baskı yüzünden çocuk intihar ediyor.
Sonuç olarak çocuğun kendine ve topluma bir faydası olabilmesi için ailesinin tutumu çok önemli bir yer kaplıyor. Hatta çok önemli bir yer demiyim. Direkt temelini oluşturuyor. Yani her ailenin zorunlu bir eğitime ihtiyacı vardır.