Küçükken hiç hayal gücünüz zirveye ulaşıp kimsenin aklına gelmeyen; imkansıza yakın şeyleri düşündüğünüz oldu mu? Çoğunuzun olmuştur. Hatta en yaratıcı düşünceler küçükken ortaya çıkar. Neden mi? Cevap basit: Daha kimse sizin hayal dünyanızı sınırlandırmamıştır. Kimse size bu gerçek olamaz ya da kuralları izle, sınırlardan çıkma dememiştir. Kısaca diğer insanların düşüncelerinin umrunuzda olmamasıyla birlikte, en olanaksız şeyleri bile gerçek hayatta bulmak, yaratmak için çabalamışsınızdır. Peki bu çocukça düşünceler imkansız mı? Bir düşünün.
Bu düşüncelerden biri şemsiyelerle uçabilir miyiz? Hangimiz Mary Poppins okumamıştır ki? O becerikli dadının gökyüzünde şemsiyesiyle süzülerek ilerlemesi… Çocukların ilgisini çektiği için imkanlı mı diye sorgulamadan duramıyorsun! Belki de yeterince büyük ve rengarenk bir tane yapabilirsek, kıvrımlı u-
cundan tutarak, en derin uçurumun kenarından aşağıya doğru süzülebiliriz diye düşünür çocuklar. Oluşacak manzarayı görmek için can atarlar! Peki bunu gerçekleştirmek için neler yapabiliriz? Aynı uçaklar gibi aerodinamik bir yapı tasarlayıp, bunun enerji tasarrufu yapacak bir şekilde planlayabiliriz. Riski en aza indirmek için üstüne bir kemer koyup eğlence için de rengarenk yaparsak çocuklar için tadından yenmez! Peki bunlar imkansız mı? Bir daha düşünün. Bir başka düşünce ise evcil bir filim olabilir mi? Hepimizin aklına gelen hayvan bir fil olmasa da onun kadar vahşi, büyük ya da bir o kadar küçük hayvanları evcilleştirme isteğimiz olmuştur. Onları beslemek, onlarla oyun oynamak belki de onlara numaralar öğretmek! Ama her şeyde olduğu gibi önce ailenin onayını almak lazım. Korkak anneler, alerjili kardeşler, tüylerden veya gürültülerden hazmetmeyen babalar… Ama filler de bu bahanelerin hiçbiri geçmez, geçemez. Sebebi ise bu hayvanların evde yetiştirilemeyecek kadar vahşi ve büyük olmasıdır. Ya da öyleler mi? Birçoğumuz belgesellerde bu tip vahşi hayvanları evcilleştirebilen insanlar görmüşüzdür. Belki de bu hayvanlara göz kulak olup besleyemememizin sebebi bu eğitmenlerin dünyada yaygın olmamasıdır. Eğer bu meslek, belki de doktor, polis, avukat gibi yaygın olsaydı hayvanat bahçelerine gerek kalmaz, sokaklarda bin bir çeşit hayvanla beraber yaşardık. Hatta evler, apartmanlar bu canlıların ihtiyaçlarına göre yapılabilirdi. Bu mesleği yaygınlaştırabilirsek kim bilebilir hangi hayvanlarla evimizi paylaşabiliriz! Peki bunlar imkansız mı? Bir daha düşünün.
Sonuç olarak çocukların akıllarındaki düşünceler imkansız gibi gözükse de, biz de aynı onlar gibi düşünerek bunlara çözüm bulabilir, gerçekleşmesini sağlayabiliriz! Çocukların düşünceleri aslında imkansız değil, biz öyle görüyoruz. Sınırsız hayal güçleri yüzünden onların düşüncelerine önyargıyla yaklaşıp, gözümüzde büyütüyoruz. Belki de günlük işlerde çocukların düşüncelerini dinleyip, görüşlerini almalıyız! Bunlar olanaksız gibi gözükse bile… Şimdi tekrardan çocukların düşünceleri imkansız mı? Bir daha düşünün!