En sevdiğim domates çorbacısına gitmiştim. Yemeğimi yedikten sonra paltomu bulmakta güçlük çektim. En sonunda görevli çalışanlardan bir tanesinin, paltomu başka bir askıya astığını öğrenmek içimi rahatlatmıştı. Fakat tam da kapıdan çıkacakken; garsonlardan bir tanesi paltomdan bir şeylerin düştüğünü söyleyince, hemen geri dönüp kağıdı yerden aldım. Bir ilaç reçetesi falan sanmıştım. Ama oysaki bir kağıt parçası cebimden düşmüştü. Altında bir adres ve not yazılıydı. ”Bu adrese gel, yoksa çok kötü şeyler olacak!’ yazılıydı. Adres: Şapşup mahallesi, Dultila Sokak, Löplöp şehri, tırnak apartmanı. Bunun ne olduğunu bilmiyordum ama bir yandan da ya çok kötü şeyler olursa diye endişeleniyor ve korkuyordum.
Araştırmaya başladım. İlk önce, yakın bir arkadaşımın laboratuarı vardı ve oraya gittim. ‘Bunlar nedir?’ diye ona sordum. Elimden kağıdı kaptığı gibi araştırmaya başladı. O da neyin nesi! Löplöpingen Şöplerina Alalakilu gezegeninden geliyormuş tabi. Bu ismi arkadaşım Remzi uydurmuş. Ama daha önce o gezegene gitmiş ve o gezegenin gerçek adı Löp Kurbağalar gezegeniymiş. Onun için hemen bir roket hazırladı ve yola koyulduk. Bu arada arkadaşım Remzi pasta istemiş benden, laf aramızda kendisi biraz iştahlıdır. Bu işi sevdiğim ailem ve arkadaşlarım için yapıyordum.
Sonunda Löp Kurbağalar gezegeniyle tanışmıştık yani oraya varmıştık. Adresin yolunu tuttuk. Baktık baktık, şeker ve tatlı dolu kurbağaların olduğu yerden ıssız, kurak, yeşermemiş bir yere geldik. İlginç ve ürkütücüydü. Yavaş yavaş ürkünç evdeki kişiyi ararken, Remzi’yi kaybettim. Ben bir yandan ”Remziiii… Neredesin?” diye bağırırken, o da bana ”Necatiiiiiii…” diye sesleniyordu. Çok korkmuştum.
Demek olay buymuş. Galiba zamanında gelememiştim. Ama son anda karşıma bir adam çıktı. Meğerse bunların hepsi bir şakaymış. Hem de kimin şakasıymış biliyor musunuz? Remzi’nin. Sesler plaklardan ve cd çalarlardan, oradaki dünya ve insanlar ise kostümmüş. Yani kendi dünyamızdaymışız. Domates çorbacısına Remzi ile gitmiştim. O organize edip davet etmişti beni. Demek ki o notu kendisi koymuştu benim cebime. Sonra da beraber tatlı yedik, ama o da ne! Cebimde yeni bir kağıt. Yeni bir macera bizi bekliyor…