Dışarıda günlük güneşlik bir hava insanlara kollarını açmış herkesi dışarıya çağırıyordu. Ben de sabah erkenden kalkmış sabah sporuma çıkmak için hazırlanıyordum. O kadar hızlı koşmuştum ki o gün inanın ben bile nasıl nefes alabildiğimi hatırlamıyorum. Kendimi bir an esir tutulduğum kendi dünyamdan kaçarcasına koşar gibi buldum ve banklardan birine oturup hayal gücümüzün sonsuzluğuna gitmeye zorlayan masmavi denizin önüne kendimi bırakıverdim . Gözlerimi kapattım ve bütün hayatımı gözümün önünden geçirdim ve tekrar açtığımda yeni doğmuş gibiydim .
Yanımda oturan kadın bir yerlerden tanıdık geliyordu. Tabii ya bir zamanların ünlü şarkıcısıydı yanımda oturan kadın , yıllar geçtikçe kendi içine doğru bürünmeye başlamıştı . O güzel ve bakımlı kadından geriye kalan artık sadece titrek elleri ve torbalanmış göz altları vardı . Belki de derin bir karanlığa gömülmüştü kendi içinde hem de öyle bir karanlık hayal edin ki içinde sizin bile kaybolduğunuz. Hayatın ona verdiği yorgunluk gözlerine baktığınız anda parlak bir ışık gibi kendini hissettiriyordu . Hiçbir şeye gücü kalmadığı ellerindeki toprak renkli beneklerden ve yere doğru uzanan omuzlarından belli oluyordu . Kendini kapattığı çukura hiçbir şekilde ışık giremiyordu. Kendini bu kötüye giden sonsuzluktan kurtaracak birini arıyordu adeta. Bir zamanlar yakın arkadaştık şimdi ise düşmandan beterdik ikimiz düşünün ki hatırlamakta bile zorluk çektim . Ben de inanırdım bir zamanlar sanatçı ruhlu olduğuma ancak sanatla ilgili ne zaman bir uğraş içerisine girsem hiçbir zaman başarılı ayrılamadım . Geçtiğimiz aylarda tam bir işin peşini tutturmuş kendimi modaya verip büyük bir şirket kurmuşken başıma eski deneyimlerimden de kötü bir durumla karşı karşıya kalmıştım . Üstümdeki kocaman aydınlatma üstüme düşseydi kesinlikle daha az canım yanardı .İş yerime gelen kişi şu an yanımda oturan kadındı . Hiçbir yaptığından kendini suçlu tutmayan nankörlüğün tam anlamıyla şeklini alan bir kadın . Bu kadınla o gün tanışmıştık işte iş yerime geldiğinde yoksulluktan kendini bile zor ayakta tutuyordu . Belli ki dilenmek için gelmişti , ilk olarak böyle sansam da sonrasında bu kadının beni daha ufacıkken kendi halime sokağa bırakan kadın olduğunu anlamıştım . Beni bıraktıktan sonra da kendini müziğe verip en ünlü sanatçılardan olmuştu . İşte bilmeden tanışmıştım onunla bana hep iyi yaklaşırdı şarkıcı olduğu dönemlerde şimdi bir bakıyorum da o kadından geriye kalan sadece masmavi parlak gözleri vardı . Bana ilk gerçek kimliğini açıkladığında bir süre kendime gelemedim . Neden diye soracak olursanız ben hayatım boyunca yoksulluk içinde yaşadım daha 10 yaşımdayken örgü örüp kendimce para kazanmaya çalışıyordum ve yanımda sadece halam vardı. Ancak o yoksullukta bile ben bütün paramı ulaşıma harcayıp annemi koskoca İstanbul’da bulmaya çalışıyordum .
Bankta beraber oturmamız bütün kötü anılarımı da beraberinde getirmişti. O hep paranın peşinde koşarken ben hangi konuda daha iyiyim nerede kendimi yetiştirmeliyim sorularıyla hayatımı geçirmiştim . Ben hep gerçek kimliğimi ararken annem hep gerçek kimliğini saklamanın derdindeydi. Nietzsche’nin de dediği gibi “İki farklı insan var :gerçeği bilmek isteyenler ve yalana inanmak isteyenler.”