Sahip olduklarınızın kıymetini bilin. Modern dünyanın üst kesminde yaşayan kitlenin en büyük hastalığıdır memnuniyetsizlik. Elindeki son model akıllı telefonun kamera netliğinden yıllık olarak pek de mütevazı ücretler karşılında almadığı eğitime kadar her şeyi eleştirip aşağılayan bu kanser diyebileceğimiz kitle ne yazıktır ki tam da içinde bulunduğumuz kitledir. Evde, okulda, iş yerinde sürekli gereksiz yakınmalara maruz kalan sağlam bünyeli kişilikler de maalesef kendini bu amansızca eleştirme dünyasına itilmiş bir halde buluyor.
Sahip olduklarınızın değerini bilin. Maalesef bu serzeniş ortamında aslında belli kesimlere göre ne kadar da mükemmel bir hayatımız olduğunu unutuyor, 3000 CC motorlu dört çeker aracımızla seyahat ederken uçakla gitmediğimiz için ailemize ağlıyoruz. Çok istediğimiz, uğruna ölebileceğimiz lisanslı bir ürün kalmadığında alan herkesin sülalesini ilgilendiren laflar ediyoruz. Yine anne ve babamızın çalışarak kazandıkları parayı sırf markalı diye bir kumaşa harcadığımız da oluyor. Belki de bizi bileti, 3000 TL olan bir konsere göndermedikleri zaman onlardan nefret ediyoruzdur.
Sahip olduklarınızın değerini bilin. İş mal mülkle de kalmıyor, sıra aslında tek sahibi olduğumuz vücudumuza geliyor. Burnumuzun eğriliğinden belimizin kalınlığına kadar vücudumuzdan nefret ediyoruz. Tombik yanaklarımızın, kalın bileklerimizin bizi şişman gösterdiğini düşünüyor; balık etli olmanın insanların bize bakıp dalga geçmesine bir neden olarak görüyoruz. Çünkü sanıyoruz ki güzel, yakışıklı olmak her şeyin sırrı. Hiçbir zaman mutlu olamıyoruz çünkü her zaman bizden daha güzeli, yakışıklısı, çekicisi var.
Sahip olduklarınızın değerini bilin. Bence mottomuz her zaman eldeki mal bu şeklinde olmalı. Bacağımızın boyunu, sesimizin tınısını, tenimizin rengini, burnumuzun şeklini, tırnağımızın biçimini, ayağımızın büyüklüğünü, kirpiğimizin uzunluğunu, çillerimizi, doğum lekelerimizi, gittiğimiz okulu, yaşadığımız mahalleyi, akrabalarımızı, faydasını görmediğimiz şeyleri sevmeyi denemeliyiz.
Sahip olduklarınızın değerini bilin. Sonuçta hiçbir şeyin garantisi yok ve maalesef ki yamuk burnumuzun değerini kırınca, her şeyimize karışıp bizi darlayan annemizin değerini onu kaybedince anlıyoruz. Lütfen siz de sahip olduklarınızın bilincinde olun. Size her zaman mutlu olmanız gerektiğini söylemiyorum. Tabii ki bizden kötüleri var diye her an mutlu olamayız. Sadece beğenmediğiniz gözleriniz kör olmadan görmeyi öğrenin.