Sosyal yaşantımızda birçok karakterle karşılaşırız. Misal öz güven sahipleri, otokontrol yoksunları, ilgi meraklıları, içine kapanıklar ya da fırsatçılar gibi karakterler çok yaygındır. Bazı insanlar garsondan su istemeye çekinirken bazıları tanımadıkları insanlarla en büyük sırlarını paylaşabilirler. Kimisi duyduğu en küçük şeyi bile etrafına anlatırken kimi de bir kütüphane kadar sessizdir, çok bilgili ama suskun.
Her şeyi herkesle konuşan insanlar bir durumu ne kadar önemsiyor gibi görünürlerse görünsünler, kendi başlarına kalıp enine boyuna düşünmedikçe o konu onlar için sadece monoton hayatlarındaki küçük bir eğlencedir. Çünkü hayatlarında bu durumdan daha önemli bir şey yoktur. Birinden duydukları bir dedikoduyu nasıl sonuçları olabileceğini düşünmeden etraflarına yetiştirmeye çalışırlar. Bu dedikodu en ince ayrıntısına kadar konuşulup birkaç kere daha anıldıktan sonra bir başkasının arayışına girilir. Bu arayışlar esnasında asıl olayları kaçırır, kendi kafalarının içindeki mücevheri asla bulamadan kaybederler. Etraflarındaki olaylar zincirini asla kavrayamazlar ve sadece arada kaynarlar.
Diğer yandan sessiz bir insan düşünelim. Olayları dışarıdan gözlemleme fırsatı buluyor, detayları fark ediyor ve durumu kavrıyor. Onun için sınıfı kalabalık, gürültülü bir toplum olmaktan çıkıp birçok farklı yaşamın birleşim noktası hâline geliyor. Birbirinden farklı görüş ve alışkanlıktaki insanların yavaş yavaş gruplaşmalarına tanık olabiliyor bu dışlanmış gibi görünen ama derin kişi. Belki de çevresindeki insanların gizli isteklerini, amaçlarını, kurnazlıklarını, iyiliklerini, fedakarlıklarını bir tek o fark ediyor.
Örneğin normal bir insan denize bakarken aklına sevdiği gelebilir ya da yalnızca problemlerine daldığından denizi göremez bile. Ancak sessiz bir insan belki de o denizin içine girip içinde yaşayan canlıların besin zincirine, karşıdan geçen turist teknesinin denize boşalttığı atıkların bu zincire etkilerine kadar inebilir. Çünkü sorunlarını zaten düşünmekte olduğu geçmiş zamanda bırakmıştır. Belki de herkesin korktuğu bir saldırı ya da olayın temelindeki mesajı bir tek o kavrayabilir, karmaşık gibi görünen bir kitabın ana fikrini o anlayıp benimseyebilir. Belki o sosyal medyada zaman öldürmek yerine ailesinin değerini bilip boş zamanlarını ailesiyle harcayan tek kişi olabilir.
Demem o ki, sessiz insanların aslında uyumsuz değil de düşünen birer beyin olduklarını, herkes olayın akışındayken detayları yakalayanların onlar olduğunu düşünüyorum.