Sessizlik bazı insanlar için diğerlerine kıyasla daha önemli bir yere sahiptir. Bu insanlar sessizliğin gücünü anlar ve dahası sessizliği kendileri için kullanırlar. Buna en basit örnek yazarlardır. Yazarlar ilhamla beslenerek yapıt oluştururlar. İlham ise çoğu zaman sessizlikle birlikte gelir. Bu yüzden size sessiz insanlardan bahsetmek isterim. Bahsedeyim ki siz de onların içindeki fırtınalardan haberdar olun.
Öncelikle sessiz insanlar neden sessizdir sorusuyla başlamak isterim. Burada değinmek isteğim nokta insanların nasıl bu hale geldikleri değil, bu durumdan neden çıkamadıklarıdır. Sessizlik insana kendini dinleme olanağı sağlar. Ancak bu aynı zamanda kendi ve diğer her şey hakkındaki soruların çoğalmasına neden olur. Soruları çoğaldıkça daha büyük bir şevkle cevapları ararlar ancak bu daha fazla sorunun oluşmasından başka işe yaramaz.
Stephen Hawking’in ” Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptir.” lafı belki de bu insanlar hakkında en doğru yargıya sahiptir. Hem önceden bahsettiğim nedenden hem de ilerideki satırlarda söz edeceğim nedenlerden dolayı gürültülü zihinler sessizlikten doğar. Sessiz insanlar kafalarında binlerce soru işaretiyle birlikte aynı zamanda bu sorulardan kaçmadıkları ya da onları geçiştirmedikleri için zihinleri tarafından kafa karışıklığına uğratılır. Çünkü diğer insanlar ortak sorulara sahip olsalar bile onları gerekli ciddiyetle ele almaz ya da düşünmeye başladıktan kısa süre sonra cevabı bulamayacaklarını düşünüp insanlardan tavsiye almaya çalışırlar.
Başka bir neden ise zihinlerinin asla susmamasıdır. Açıklamak gerekirse sessiz insanların karmaşık zihinleri vardır. Ve beyinlerindeki bu karışıklığı dengelemek adına susarlar. Bu suskunluk çoğu zaman içine kapanıklık olarak nitelendirilse ve bazen gerçekten öz güven eksikliğinden kaynaklansa da bu yola delirmemek adına başvururlar. Ancak bu konuda içine kapanık insanların farklı bir özelliği vardır. Onlar insanlarla konuştukları ya da konuşacakları her şeyi planlamaya çalıştığından dolayı gelen bir karmaşıklığa sahiptir.
İnsanları bu kadarıyla genellemek ne kadar doğru bilmiyorum ama bunca şairin, bilim adamının, sanatçının ortak olarak söylediği tek şey sessizliğin önemli ve karmaşık olduğudur. Eğer sessiz insanlar kafalarını rahat tutsalardı zaten dışarıya ve insanlara söyleyecekleri şeyler de pek umurunda olmazdı. Ancak bu konuya başka bir bakış açısı sessizliğin aslında konuşmaktan daha zor olması durumuyla kazandırılıyor. Yani bazılarına göre marifet konuşmakta değil susmakta. İnsanlar susmak için daha çok şey feda ediyor, bunlardan biri de: kafanın içindeki sükunet.
Uzun lafın kısası insanın konuştukları ile konuşmadıkları birbirini dengeliyor. Çok konuşuyorsan kafanda az kaos oluşuyor, az konuşuyorsan zihnin senin peşini bırakmıyor.