Yaşadığımız Dünya’nın ne kadarı bize ait? Dünya’nın bize ait olmayan kısmının ne kadarını zorla alıyoruz? Özellikle 2020 yılının başından itibaren Dünya’nın kaos içine sürüklenmesi gündemden düşmemekte. Henüz mart ayında olmamıza rağmen depremler, birçok sebepten birçok ölüm, yangın ve salgın hastalık gördük. 2019’un haziran ayında başlayan Avustralya yangını aylarca devam etti. https://www.bbc.com/news/world-australia-50951043 linkte yangının büyüme süreci hafta hafta gösteriliyor. Yangın sebebi aşırı sıcak hava, kuraklık ve sert rüzgarlar ve insan faktörü olduğu söylenilmekte.
İlkokuldan beri bize ormanda cam bırakmanın, ateş yakmanın orman yangınlarına sebep olacağı söylenilir ve bu yangınların sonuçları ”ağaçların yanması ve hayvanların ölmesi” olarak basit bir cümlede özetleniyor olsada aslında durum bu kada basit değil. Öncelikle ormanlar sadece hayvanlar değil milyonlarca insan ev sahipliği yapıyor. Örneğin Amazon Ormanları’nda 30 milyon insan yaşamakta. Büyük bir orman yangını demek 30 milyon insanın evsiz kalması anlamına gelir. Eğer hep birlikte uyum ve barış içerisinde yaşamak istiyorsak insanların yaşam alanına saygı duymamız gerekir. Bir şirketin gereğinden daha fazla odun için 30 milyon insanın evinden bir parça çalması adil değil. Bunu yanı sıra Amazonda 390 milyar tane ağaç ve 16.000 farklı türü ve toplam 2.505 hayvan türü bulunmakta. Çıkan yangınlar, gereksiz ağaç kesimi, canlıların gereksiz öldürülmesi ve su kirliliği bu canlıların evlerinde huzurlu bir şekilde yaşayamaması anlamına geliyor. Biz yaşadığımız konutu ev haline getirebilmek için onca çaba sarf ederken bu canlıların evlerinin ellerinden alınması da adil değil.
Son yıllara bakılırsa binlerce ağacın yok olmasına sebep olan yangınlar sadece Avustralya’da olmamakta. 2018’deki Kaliforniya’da 1,893,913 dönümlük bir arazi, 2019’daki Amazon yangınlarında ise 906,000 hektarlık arazi, yine Avustralya’daki 2018 yangınlarında ise 2100 dönümlük bir arazi yok oldu. Peki bizim evimizde güvenli bir şekilde oturmamız bu yangınların bizi etkilemediği anlamına mı gelir? Amazon ormanı sadece tek başına havadaki oksijenin %20’sini üretmekte. Avustralya yangını sonucu ise yaklaşık 1 milyar karbon dioksit açığa çıktığı tahmin edilmekte. Yani bu yangınlar sadece Avustralya veya Brezilya hükümeti değil hepimizin sorunu. Ve bunu durdurmak için harekete geçmez isek bu yangınların insanlara etkilerini sadece haberlerde okumayacağız aynı zamanda görmeye de başlayacağız.
İnsanoğlu doğadan çok uzun zamandır faydalanıyor. Başta doğadan korkup mağaralara saklansakda insanlar doğadan çok daha fazlasını elde edebileceğini fark ettiğinden beri daha fazlasını istemeye ara vermiyor. Dünya’ya verdiğimiz zararın bir sonu gelmiyor ve doğadan aldıklarımız ve verdiklerimiz arasında açık ara bir fark var. Dünya sadece insanlara aitmiş gibi hareket etmeye ve gereğinden fazla sömürmeye devam ettikçe, daha fazla bina için, mobilya, kağıt, peçete için gereğinden fazla ağaç kestikçe, sırf kürk için hayvanları öldürüp her gidenin arkasından bir kova su dökmeye devam ettikçe, çöp kutusuna kadar gitmeye üşenip denize ve toprağa çöp attıkça elimizde doğanın ihtiyacımız olan kısmı da kalmayacak. Milyonlar kazanan insanların Avustralya için onca para verip daha sonra orada yaşayan canlıları kürkü için öldürüp üzerlerine giydikten sonra verdikleri onca paranın ne anlamı kalıyor? Peki her şeyi kaybettikten sonra harekete geçmenin ne anlamı kalıyor?
Kaynakça:
https://www.mentalfloss.com/article/63519/how-many-trees-are-there-amazon
https://www.dailytelegraph.com.au/news/nsw/all-you-need-to-know-about-native-trees-and-national-tree-day/news-story/481814144a49cfbe3067d40f1a38c45b
https://en.wikipedia.org/wiki/Amazon_rainforest
https://en.wikipedia.org/wiki/Bushfires_in_Australia
https://www.nbcnews.com/science/environment/australia-wildfires-unleash-millions-tons-carbon-dioxide-n1120186
https://www.worldatlas.com/articles/what-animals-live-in-the-amazon-rainforest.html