Mutluluk yaşanan andadır. Aristoteles’e göre mutluluk bir hayat tarzıdır. Mutlu olmak her kötü zamanda bir iyilik çıkarmak ve ondan zevk almaktır. Evet, mutluluk çok geniş bir kavramdır fakat mutlu olmak için zorla bir zaman yaratmaya çalışmak yaşadığımız anı zindana çevirmekten başka bir şey değildir. Mutluluğu zorlamaktansa öncelikle çevremizdeki mutluluklara dönüt vermek onu bir hayat tarzı haline getirir. Ve ancak o şekilde kalıcı bir hal alır.
Yaz mevsiminde bir hafta sonu akşamı tüm ailece ılık esen rüzgar eşliğinde fotoğraf albümlerine bakmanın arasında gizlenmiştir mutluluk. Ne zaman ki anılar birer birer hafızamızda canlanmaya başlar işte o zaman mutluluk yavaş yavaş kendini göstermeye başlar. O akşam içleri soğutan bir dondurma yemek, hoş sohbetler parayla satın alamayacağımız çok eşsiz bir tattır. Fark ettiyseniz aynı anda yapılan ama bir o kadar da insana harika duygular yaşattıran günden bir kesitle bir gün daha sona ermiştir. Yani mutluluk birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.
Mutluluk bir puzzle gibidir. Parçaları birleştirdikçe ortaya çıkar yaşanmışlıklar, özlem, sevinç, merak duygusu, heyecan vb. Hepsi teker teker mutluluğu oluşturur. Bir anne için dokuz ay sonra tüm güçlüklere rağmen dünyaya getirdiği bebeğinde, bir çocuk için arkadaşlarıyla toplanıp oynadığı araba yarışlarında, evciliktedir mutluluk. Bunun yanı sıra tüm işlerin altında kalıp yorulan birinin arkadaşının onu rahatlatmak için kahve içmeye götürmesidir mutluluk. Mutluluk deyince kahve içmek gelir burada fakat bunun altında yatan gerçek mutluluk bireyin arkadaşlarının olduğunu ve düşünüldüğünü hissetmesi ve buna karşılık verdiği minnet duygusundadır. Yani mutluluk birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.
Mutluluk kurabiye ve süt gibidir. Her ne kadar ikisi de ayrı ayrı güzel olsa da birleştiklerinde ortaya çıkan çok daha güzel. Mutluluk da öyledir. Tek bir şeyden mutlu olmaya kendini kaptırırsan etrafındaki diğer güzellikleri kaçırırsın. Örneğin bu zamana kadar ki yaptığın hataları gözünün önünden geçirirsin ve bunlardan çıkaracağın derslerden mutlu olursun fakat bu yanlışları bir daha tekrarlamadığını fark etmek sana gerçek mutluluğu verir. Evet, belki elinde somut bir kanıt yoktur ama içindeki ferahlama hissi her şeye değer. Çünkü sen şu zamana kadar boşa yaşamayıp hep bir şeyler öğrendiğini fark edersin. Yani mutluluk birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden oluyor.
Yaşarken yaptığımız her şeyin aslında tek bir şey olduğunu kolaylıkla anlayabiliriz. O zaman neden ağlıyoruz dediğinizi duyar gibiyim. Neden mi ağlıyoruz? Her ne sebepten dolayı üzülmüşsek onu unutmak veya rahatlamak için çünkü biriken o ufak tefek şeyler aklımıza gelmiştir ve yerini kocaman bir gülümsemeye bırakmıştır.