Her insan eşsizdir. Hiç kimse bir başkasına benzemez. Bu farklılıklar bizi biz yapan özelliklerdir. Bazı insanlar neşelidir, bazıları asabi, bazıları şüpheci, bazıları ise konuşkandır. İnsanlar genelde mutluluklarını da hüzünlerini de etraflarındaki insanlara anlatırlar. Paylaştıkça çoğalır denir sevgiler. Ancak kimileri vardır ki konuşmazlar. Neden konuşmazlar ki bu insanlar? Oysaki insanlar konuşarak anlaşır derler. Ama bazı insanlar paylaşımda bulunmazlar. Sevgisiz olduklarından ya da duyguları olmadığından değil de gereksinimleri arasında iletişime geçmek yoktur. Başkalarına karşı sessizlerdir. Kendi kendilerine sorup kendi kendilerine cevaplarlar. Kafalarının içinde olur bu işlemlerin her biri.
Belki onları dinleyecek kimseleri yoktur. Belki de anlaşılmayacaklarından o kadar eminlerdir ki anlatmaya çabalamazlar bile. Ya da iletişim konusunda pek de iyi değillerdir. Birçok nedeni olabilir bu sessizliğin ama onlar için çoğunlukla bir tercihtir sessiz kalmak.
İnsanların anlatacak şeyleri olmadığından değil de, anlatmak istemediklerindendir bu sessizlik. İç dünyalarında neler olup bittiğini, neler düşündüklerini, neler planladıklarını paylaşmazlar. Stephen Hawking’in “Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptir.” diye bir sözü vardır. Ne de güzel anlatır sessiz insanları aslında.
Bazen sinirinden, üzüntüsünden sessiz kalır insan. O kadar sinirlidir ya da üzgündür ki kelimelerle ifade etmeye yetmez duyguları o da sessiz kalmayı tercih eder. Bakışlarıyla, duruşuyla ve davranışıyla anlatmaya çalışır kendini.
Bir de hayatın sessiz hale getirdiği insanlar vardır. Yaşadıkları nedeniyle sessizliğe sürüklenmiş insanlar vardır. Bazı insanları da tecrit ederek onları sessizliğe biz mahkum ederiz. Bu insanlar uzun süre yalnız kalırlar ve bu süreçte iletişime geçme istekleri yok olur. İşlemiş olduğu bir suç nedeniyle hapishanede ve hatta hücrede uzun süre geçirmiş bir kimseyi düşündüğümüzde etrafında konuşacak kimse olmadığı gibi anlatılacak yeni şeyler de olmadığından, bu kişinin giderek sessizleşmesi normaldir çünkü o insanlar melankolik olurlar artık.
Bazı insanların sessizliği ise zamanlamayla ilgilidir. Söyleyecek çok şeyleri vardır ama doğru zamanda söylenmediğinde yeterince etkili olmayacağını bildiklerinden sessiz kalmayı tercih ederler. Bu insanlar sabırlı, öngörülü ve planlıdır. Birde karşısındakine söyleyecek bir sürü sözü olmasına rağmen kırıcı olmamak adına tüm sözlerini yutarak sessiz kalmayı tercih eden insanlar vardır.
Sonuç olarak insanlar tercihlerinin sonucu olarak ya da yaşadıkları şeyler nedeniyle sessiz olabilir. Sessizlikleri düşüncelerinin ve duygularının derinliğinin bir göstergesidir aslında. Zihinleri duygu, düşünce yüklüdür. Karmakarışıktır hatta. Biz seslerini duymuyoruz diye sessiz deriz. Oysa zihinleri çığlıklar atar.