Olduğun Gibi Gel

Her gün bir önceki güne gidip, yapılan hataları düzeltmek ve hayata pişman olmadan hatasız bir şekilde devam etmek insanoğlunun hep hayali olmuştur. Her zaman insanların zaman yolculuğu yapabileceğine inananlar olmuştur. Bunun da bir zaman makinesi aracılığıyla gerçekleşebileceğine inanılmıştır. Bir hayaldir aslında zaman makinesiyle istediğin yere ve zamana gitmek.

“Zaman makinen olsaydı nereye ve hangi zamana giderdin?” sorusu günümüzde en çok sorulan sorulardan biri ve birçok yazının konusu olmuştur. Bu soruya benim verdiğim cevaba gelecek olursak ben 1980’lere ve Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti olan Washington’ın Aberdeen kentine gitmek isterdim. Nedeni ise benim için çok büyük bir öneme sahip. Bana göre dünyanın en güzel rock müziğini yapmış, dünyada hak ettiğini maalesef asla görememiş, en iyi gitaristlerden biri olan Kurt Cobain’in doğup büyüdüğü yerdir Aberdeen. O zamanlarda Aberdeen’de yaşayan çoğu kişi birbirini tanıdığı için ben de o zamana gidip Kurt Cobain’i tanımak, onunla belki arkadaş olmak isterdim. Kurt Cobain’in o yorgun, acılı ve hüzünlü hayatını çok az da olsa değiştirebilmek, onunla arkadaş olmak, belki de müziğine yardım etmek isterdim.

Müzik hayatına da 80lerde başlayacak olan Kurt Cobain’i 1987’de Nirvana ile en sevdiğim şarkıları dinlemek isterdim. Hatta babamı da yanıma alıp, ki o bana Nirvana’yı tanıtan kişidir, en azından konserlerine gider, sahne arkasında imza alır ve onlarla konuşurdum.18  Kasım 1993’te MTV’de yer almış olan Unplugged konserine dinleyici olarak katılmak, konser çıkışında imza alanlardan biri olurdum. 1991’de çıkan “Smells Like Teen Spirit”in de nasıl ünlü olduğunu ve insanların buna nasıl tepki verdiğini de görmek isterdim. Mağazalara geldiği an CD’yi ve kaseti alırdım.

5 Nisan 1994’te Seattle’a gidip Kurt Cobain’in ölümündeki gizemi çözerdim. İnternette ve çoğu kaynakta ölümün bir intihar olduğu yazılı olsa da bazı Nivana fanları ise Kurt Cobain’in öldürüldüğü görüşündedir. Kafalardaki bu soru işaretini kaldırmak için bu tarihte Seattle’a gider ve Cobain’in evinin önünde bekler ve en azından kendi kafamdaki soru işaretini kaldırmış olurdum.

Ayrıca babamın çok sevdiği Scorpions grubunun konserine gitme şansımız da olurdu. Buna ek olarak Queen’in de bir konserine gidip Freddie Mercury’i canlı dinleme şansına da sahip olurdum.

Bu dönemdeki magazin dergilerini, plakları, CD’leri alır, günümüze getirir, onlar için odamda ayrı bir köşe ayırır, arkadaşlarıma gösterir ve onlara bu grubun unutulmaması gerektiğini anlatırdım.

(Visited 62 times, 1 visits today)