Termik santral, ana işletici makinesi buhar gücüyle çalışan güç santralidir.Bu santraller genel olarak doğaya zararlı olmasıyla ve doğayı verimsizleştirmesiyle göze çarpmaktadır.Isı enerjisini elektrik enerjisine çeviren bu santraller kullanılan farklı yakıt türlerine göre farklılık gösterir.Bazı termik santraller elektrik üretmenin yanı sıra endüstriyel ve ısıtma, deniz suyunun tuzdan arındırılması gibi amaçlarla da kullanılır.Kömürlü, nükleer, jeotermal, güneş ve çöp santrallerinin hemen hemen tamamı, ayrıca doğal gaz santrallerinin pek çoğu termik santraldir.
Termik santraller insan üretimi karbondioksit emisyonunda en büyük kısma sahip.Çöp,güneş ve jeotermal santrallerinin karbondioksit emisyonunda büyük bir payı olmasa da aynı şeyi nükleer ve kömürle çalışan santraller için söyleyemeyiz.Günümüzde en çok gündeme gelen nükleer santralleri de içine alması onun diğer masum yanlarına ve tanıtımına zarar veriyor.Peki,gündemde tutulması kasten mi yoksa gündemde tutanların haklılık payı var mı?Bunu açıklamak için örnekler üzerinden ilerlememiz gerekir.Çernobil’de olan Nükleer santral kazasını pek çoğumuz bilmekte ancak bilmeyenler için özet geçeceğim.Operatörlerin güvenlik mevzuatına aykırı olarak santralde deney yapmaları sonucunda reaktördeki ani güç artışı ve reaktörü çevrelemesi gereken bir beton koruyucu kabuğun bulunmaması nedeniyle olan bu felaket,etkilerini çok acı ve çarpıcı bir şekilde göstermiştir.Bu kaza sonucunda ölen kişi sayısının 4 bini bulduğu söyleniyor.Çevreye yıkıcı etkisi olan yüzden fazla radyoaktif element yayıldı ve en zehirli olanlarından bazıları hala bölgede barınmakta.Bu elementler lösemiye,akciğer kanserine ve dalak kanseri gibi birçok hastalığa sebep olabiliyor.Günümüzde bile tiroit kanserlerine sebep olan etkileri mevcuttur.
Peki,doğaya verdiği zarara ne demeli?O yıl Çernobil ve yanındaki birçok kentteki bitkilerde ve hayvanlarda çeşitli mutasyonlar görüldü.Bitkilerin yapraklarının şekilleri değişti,hayvanların vücutlarında çeşitli deformasyonlar ortaya çıktı.Türkiye’de Karadeniz bölgesine yayılan radyoaktif sızıntı nedeniyle tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde azalmalar oldu.Tabii bu etkiler Türkiye ile de yetinmeyerek Finlandiya,Norveç,İsveç gibi ülkelere de rüzgar yoluyla gitti.Küresel denebilecek sonuçları doğurdu.Bunun yanında dünyanın neredeyse her yerinde yeni nükleer santraller kurulmaya devam ediyor.Bunları yapanlar kendilerini şu kanıtla savunmakta:”Bunun gibi kazaların olma olasılığı on milyonda bir veya daha az ancak bir yıldırım çarpmasında ölme riski iki milyonda bir.Bu da yıldırımda ölme riskini nükleer kazada ölme riskinden en az beş kat fazla yapıyor.”Fakat bu 40 milyon insanın yaşadığı bir şehirde dört insanın hayatını ve sayısız canlıyı bir daha hiç kullanamayacakları elektrik uğruna değiş tokuş etmekle eş değer bir hareket.
İyi yanları yok mu?Tabii ki var.Örnek vermemiz gerekirse birçok yenilenebilir enerji kaynağı termik santraller yardımıyla kullanılabilmektedir.Çevredeki çöp ve plastik miktarını azaltıp enerji ihtiyacını azaltır.Maalesef yararlar konusunda bu kadarıyla yetinilmektedir.Çünkü yenilenebilir enerji kaynaklarında bir nükleer enerji ya da kömürden elde edilen enerji kadar verim aramak imkansız denebilir.
Kısacası termik santraller bir sürü iyi ve kötü yanlarıyla ortaya çıkmaktadır.Ben,insanın geçmişten ders almasının gerekliliğini savunuyorum.Fakat neyi kullanacakları insanlara kalmış olsa da ben fikrimi bir cümleyle özetlemek istiyorum.Yaşam geriye bakarak anlaşılır,ileriye bakarak yaşanır.