Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir tane Keloğlan varmış. Keloğlan annesiyle birlikte ormanın kenarındaki bir çiftlikte yaşarmış. Çiftlikte annesine çok yardım edermiş. Tavukların yumurtalarını toplarmış, ineklerin sütünü sağarmış, meyveleri sebzeleri sularmış ve toplarmış. Birgün yine çok çalışmış ve çalışmaktan çok sıkılmış. Annesine demiş ki:
– Anneciğim, ben çok sıkıldım. Birazcık ormanda eşeğim Karakaçanla gezebilir miyim?
Annesi de:
– Tabi ki de oğlum. Gidebilirsin ama akşam olmadan dön.
demiş.
Keloğlan da gezmiş gezmiş, sonra bir bakmış akşam olmuş. Her yer çok karanlık olmuş. Keloğlan eve dönemiyormuş. Sonra Bilgecan Dede’nin dediklerini hatırlamış. Bilgecan Dedesi ona demişti ki:
– Birgün sen ormandayken akşam olursa ve sen yolunu bulamıyorsan bir ateş yak. Ateş yakarak hem üşümezsin hem de vahşi hayvanlardan korunursun. Çünkü vahşi hayvanlar ateşten korkarlar.
Keloğlan da Bilgecan Dede’nin dediğinin tam aynısını yapmış ve bir ateş yakmış ve sabaha kadar ateş sönmesin diye ateşe odun atmış. Karakaçan hemen uyumuş ama Keloğlan sabaha kadar hiç uyumadan durmuş. Sabah olduğunda önce ateşi söndürmüş. Karakaçan’ı da uyandırıp çiftliğe gitmiş. Annesi de onu çok merak etmiş. Bütün gece ormanda nasıl kaldığını sormuş. Keloğlan da demiş ki:
– Bilgecan Dede’nin dediklerini yaptım.
Annesi de demiş ki:
– Bilgecan Dede sana ne dedi?
Bilgecan Dede dedi ki:
– Birgün akşam olduysa ve sen ormanda yolunu bulamıyorsan hemen bir ateş yak. Hem hayvanlardan korunmuş olursun hem de üşümezsin.
Ve sonra Keloğlan da çok uykulu geldiği için hemen uyumuş ve Karakaçan da o sırada samanlarını yemiş.
Hikayemiz de burada bitmiş.
Yazan: Kaan TEKİN