Batıl inançlar sorgulanmadan, doğruluğu sınanmadan duyulduğu öğretildiği şekliyle kabul edilen, doğruluğuna inanılan düşüncelerdir.
Davranışçı psikolog Skinner , bâtıl inancı şartlı refleksler bağlamında değerlendirir. Ona göre örneğin kaynamış suda parmağı yanmış bir çocuk, kaynayan bir tencereye karşı şartlı korku geliştirebilir. Bir köpek tarafından ısırılan çocuk, bütün köpeklerden korkabilir. Skinner, bu korkularla bâtıl inançlar arasında paralellik kurarak aynı kategoride değerlendirir. Ayrıca Skinner’a göre eylem sonrasında birey herhangi bir tehlikeden tesadüfen korunmuşsa, bu durum onun davranışını pekiştirir, tekrarını ve sürekliliğini sağlar. Kısacası, Skinner’a göre bâtıl inançlar yanlış bir neden-sonuç ilişkisi neticesinde ortaya çıkar.
Bâtıl inançların kökeninde bilgi eksikliği, şartlanma, korku, çaresizlik ve geleceği bilme arzusu gibi nedenler vardır. Bâtıl inançların alışkanlık haline gelmesinin en büyük nedeni, bu inançların bireye fayda sağladığına inanmasıdır. İnsanlar bâtıl davranışlara genelde zor zamanlarında ve çaresizlik anlarında başvururlar. Bundan dolayı da bâtıl inançların bir faydaya yönelik olarak gerçekleştirildiğini sonucuna ulaşabiliriz.
Bâtıl davranışlar genellikle bâtıl bir inanç veya kabulün sonrasında gerçekleşir. Örneğin tahtaya vurarak, muhtemel bir zarardan kurtulacağını düşünen insan, bu düşünceye bağlı olarak tahtaya vurur.
Bâtıl inançların bazıları da koşullanma yoluyla öğrenilir. Örneğin Ayıcıklı silgisiyle sınava giren bir öğrenci eğer sınavı kazanmışsa diğer sınavlarda da aynı silginin kendisine uğur getireceğine inanabilir. Bu da bir çeşit psikolojik rahatlamadır bence.
Bana göre batıl inançların özünde yatan; topluma, bireylere bazı alışkanlıkları korkutarak öğretmeyi sağlamaktır. Çoğu batıl inançlarda bunu görebiliriz. Örneğin Hıristiyanlıkta olan siyah kedi, süpürge, 13. Cuma gibi batıl inançlar Avrupa’nın paganizmi unutturma çabalarından kaynaklanmaktadır. Örneğin Anadolu’da ise Elektriğin yaygın olmadığı dönemlerde geceleri yapılan tırnak bakımı karanlıkta kötü sonuçlar doğurabileceği için geceleri tırnak kesmenin hoş olmadığı farklı bir yöntemle anlatılmıştır.
Bâtıl inançlar, bazen insanları olumsuz duygulara karşı koruyup, psikolojik olarak rahatlamasını sağlarken, bazen de insanın yaşamını kısıtlamakta ve kişinin gerçeklerle, çevresiyle uyumunu olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Batıl inançlar bazen de kişide saplantı haline gelerek kişide bazı psikolojik rahatsızlıklar, takıntılar meydana getirebilir. Örneğin kara kedinin önünden geçmesinin uğursuzluk olduğunu düşünen kişi böyle bir durumda uzun süre kötü bir şey olacağını bekleyerek günlük rutin yaşam kalitesini bozar.
Araştırmalara göre bâtıl inançlar bireyin cinsiyetine, yaşına, eğitim durumuna ve kişilik özelliklerine göre farklılık gösterebilir. Bazı insanlar bâtıl inançları ciddiye alırken bazıları da onlara önem vermez, hatta gülüp geçerler. Kimi psikologlara göre bu farklılık insanların kişilik özelliklerinden kaynaklanır. Örneğin Gordon Allport, bâtıla inanmayı bir tür kişilik özelliği olarak görürken Freud ise bâtıl inançlarla paranoyak kişilik arasında paralellikler olduğunu iddia eder.
İşte birkaç inanış;
- Kara kedi görmek uğursuzluk getirir.
- Çocuğun üstünden atlanırsa boyu kısa kalır.
- Islık çalma şeytan gelir.
- Nazar değmesin diye tahtaya vurmak gerekir.
- Dört yapraklı yonca şans getirir.
- Eve at nalı asarsan şans getirir.