Dünyada her gün yeni olaylar oluyor, ülkeler arasında yeni rekabetler doğuyor. Bazı ülkeler gelişiyor, bazıları krizlerle boğuşuyor. Bunlar olurken ülkelerin vatandaşları huzurlu ve mutlu hissediyorlar mı?
Refah seviyesi yüksek olan ülkelerde ulaşım ve sağlık koşulları niteliklidir. Eğitim ve ekonomi gelişmiştir. Gelir seviyesi yüksektir. Bu ülkelere örnek olarak Yeni Zelanda, Norveç, Finlandiya, Avusturalya ve İsviçre verilebilir.
Gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların mutlu olacağı düşünülse bile gerçek bunun tam tersi. Bu ülkelerde kaygı bozukluğunun fazla olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur. Refah seviyesi yüksek olan Finlandiya, intihar vakalarının da en çok görüldüğü ülkelerin başında yer alıyor. Finlandiya’daki soğuk ve kapalı kış günlerinin de intihar etkeni olduğu belirtiliyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü “OECD”nin yaptığı araştırmalara göre gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların antidepresan kullanımında ciddi bir artış gözlemlenmiştir.“OECD”nin bir başka araştırmasında ise gelişmiş ülkelerde her 10 kişiden 1’i antidepresan kullanmaktadır.
Çin, son yıllarda üretim ve teknoloji sektörlerinde ciddi bir gelişim kaydetti. İhracat konusunda dünya liderlerinden biri oldu. Yoksulluk oranı yıllar içinde fazlasıyla azaldı. Fakat Çin’de son 3 yılda antidepresan piyasasında %20 artış gözlemlendi.
Gelişmiş ve refah seviyesi yüksek olan ülkelerde antidepresan kullanımındaki artışının, intihar vakalarının, kaygı bozukluğunun sebepleri gelir adaletsizliği, kıyaslama olarak görülmektedir. Vatandaşlar ülkelerindeki diğer başarılı insanların seviyesinde olmak için çabalıyorlar, elde edemezlerse o insanlarla kendilerini kıyaslıyorlar. İş sahibi olmak ve yüksek gelir elde etmek için baskı altına giriyorlar. Örneğin Finlandiya’da en yüksek gelire sahip kesim, en düşük gelire sahip kesimin dört katı daha fazla kazanıyor.
Çözüm insanlar üzerindeki baskıyı azaltmak. Tüm vatandaşları aynı seviyede tutmak ve gelir eşitsizliğini azaltmak. Bu sayede vatandaşlar kendilerini baskı altında hissetmezler. Herkesin geliri aynı miktarda olursa kimse kendini üst seviyeye çıkma zorunluluğunda hissetmez. Düşük eğitim seviyesinde olan insanlar için belli bir yaşa kadar zorunlu eğitim kuralı konulabilir. Böylece gelir farkı yüksek olmaz. İşi olmayan insanlar bazı eğitimler verilerek iş sahibi yapılabilir. Tekstil işleri ile uğraşabilirler, yemek eğitimi verilerek aşçı olabilirler. Ehliyet alarak ulaşım sektörüne katkı sağlayabilirler. Bunlar gibi daha birçok çözüm sayesinde tüm sorunlar ortadan kaldırılabilir.
Sonuç olarak gelişmiş ülkelerde ve refah seviyesi yüksek olan ülkelerde intiharlar, antidepresan kullanımları ve kaygı bozuklukları görülmektedir. Bunun başlıca sebepleri vatandaşlar arası gelir farkı ve kesimler arası kıyaslamadır. Bu sorunları ortadan kaldırmak için farklı çözümler üretilebilir.