Küçük gezegenler hayal edelim. İnsanoğlunun en büyük tutkusu olan maden ve mücevherat bakımından oldukça verimli kaya parçaları… Mars ile Jüpiter’in arasında çok fazla var minik gezegenlerden. Bu minik gezegenlerden oluşan asteroit kuşağı her yıl büyüyor ve kalınlaşıyor. Küçük gezegenlere bu kadar yakınken onlara asla ulaşamayacak olmak Türk usulü bir drama filmini aratmıyor değil doğrusu. Peki ya neden? İşte cevabı…
Pek çok asteroidin Dünya’ya yaklaştığını görüyoruz. Onlara “yakın Dünya asteroitleri” diyoruz. Onların yörüngeleri de bizim Güneş etrafındaki yörüngemize çok benziyor. Son 15 yıl içinde şu anda takip ettiğimiz asteroitlerin yarısından fazlasını son 15 yıl içinde keşfettik. Yani aslında uzayda çok fazla kaynak, çok fazla nesne var. Sadece yörüngelerini bilmiyoruz.Bu asteroitlerle ilgili daha başka bilgilere de sahibiz. Mesela onların yüzeylerini tanıyoruz. İlk keşfedilen asteroit 200 yıl önce keşfedildi. Bunlar bir NASA uzay aracı tarafından görüntülendi. Bunların çapı yaklaşık 1.000 km. Yani çok büyükler. Oldukça verimli gözükseler de ortada hala bir sorun var, ‘yakıt’.Şimdi size uzayda yakıt sahibi olmanın neden bu kadar kritik ve hayati olduğunu bir örnekle anlatmak istiyorum. Diyelim ki Amerika’nın bir kentinden diğer kentine yolculuk yapıyorsunuz. Varsayalım ki yol boyunca hiç benzin istasyonu yok. Bütün yakıtı yanınızda taşımanız gerekecek. Bu durumda başka şeyler taşımak için hiç yeriniz kalmazdı. Bu durum uzayda çok daha büyük bir sorun haline geliyor. 1960’ların ve 70’lerin uzay yarışına baktığımızda, o zamanlar Mars’ı sömürgeleştirebileceğimizi düşünüyorduk. Ama yapamadık. Dünya’nın yer çekimi kuyusuna kıstırılmış durumdayız. Burada kısıldık kaldık. Atmosferin ilk 300 bin kilometresini geçerken, 1 kg yükü taşıyabilmek için 50 kg yakıt kullanmak gerekiyor. Sadece 1 kg fazla yakıtla 300 km gidebiliyoruz. Ondan sonra sadece 2 kg daha gerekiyor. Uzayın her yerine 300.000.000 kilometre yol kat edebiliyoruz. Ama bu 4 kiloyu taşıyabilmek için, her bir kilo için önce 50 kilo yakıta ihtiyacımız oluyor. Bunlar katlanarak artıyor ve işte bu yüzden şu anda Dünya’dan çok da fazla uzağa gidemiyoruz.
Gelin biraz da bu iş hakkındaki girişimlerden konuşalım. Goldman Sachs tarafından yatırımcılarla paylaşılan raporda, ‘Uzay madenciliğinin önündeki psikolojik engeller bir hayli yüksekken, gerçek engeller olarak sayabileceğimiz finansal ve teknolojik olanlar bir hayli az.’ cümlesi birazcık umut yeşertse de en azından kısa vadede bu projenin imkansız olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Mineral çıkaracak kazı araçlarının onlarca milyon dolara üretilebileceği, bu mineralleri Dünya’ya taşıyacak kargo gemisinin ise 2,6 milyar dolara mal olacağı ise bu durumu kanıtlar niteliktedir.
Uzun lafın kısası Lüksemburg devletinin büyük desteğiyle Deep Space Industries ve Planetary Resources isimli iki şirket bu yolda çalışmalar yürütse de her ay yayınladıkları raporda bu projenin uzun vadeli bir süreç olduğunu söylemeleri uzay madenciliği projesinin en azından bir süre daha rafa kaldırılmasını gerektirecek gibi durmaktadır.