Ekran Başı Sosyalliği 2

Günümüz dünyasına birlikte bir göz atalım. Doğal afetler, saldırgan bir tutumla ilerletilen politik stratejiler, fiziksel varlığı son bulan sevdiklerimiz ve binbir tür felaketle uyandığımız yeni yıl ne yazık ki çok büyük yıkımları beraberinde getireceği sinyalini vermekte. Felaketlerin fiziksel boyutu kadar bireylerin beyinlerinde oluşan sonu gelmeyen yıkımlara sebebiyet veren objeler de var ne yazık ki… Gelin biraz da onlara değinelim.

Geçirilen her bir günün büyük kısmını televizyon denilen o kara kutunun başında geçiren kesimin toplumun %85’lik bir dilimi oluşturması sanatçıların veyahut kültüre gönül vermiş insanların uğraşlarının sonucunun ne kadar büyük bir hüsran olduğunu kanıtlar nitelikte… Sosyokültürel çerçeveden bu olan biteni incelediğimizde insanların birbiri arasında iletişim kurması ve sanata ilgi duyması büyük bir düşüşle sallanır vaziyette. Peki bu düşüşün tek sebebi televizyona olan o yadsınamaz sevgi midir? Elbette hayır! Geçmişten beri  bilginin kaynağı; sanatın, edebiyatın yaşam bulduğu yerler olarak tanıtılan kitapların değeri günden güne azalıyor maalesef. Çünkü insanoğlu tembel bir ırk olduğundan okumak yerine izleyerek bilgi edinmeye alışmış durumdadır. Bana kalırsa bu dipsiz çukurdan kurtulmanın tek yolu toplumun televizyona karşısında çöpe attığı o kıymetli vaktini sanatsal veyahut kültürel faali

yetler etrafında harcaması doğrultusunda olacaktır. Aklınızda canlanan soruların farkındayım. Elbette bir alışkanlığı bıraktırmak öyle kolay olmayacak. Bu bağlamda Kültür ve Turizm Bakanı olmam halinde yayınlanması öngörülen programların denetimden geçirilmesi ve belirli kriterleri sağlamayan programların yayın akışından kaldırılması şeklinde çalışmalarımı yürütürken bir yandan da ülke genelinde düzenlenen turizm dalındaki turların daha ilgi çekici hale gelmesi ve bütçe dostu olması yolunda da gerekeni yapardım. RTÜK  ve TRT ile yapılabilecek anlaşmalar ile de günün belirli saatlerinde ülke genelinde televizyon yayınının kesilmesi ve internet sağlayıcıları ile yapacağım görüşmeler ile deinternet akışının kesilmesi ile günün belirli saatlerinde insanların sosyalleşmesi ya da kültürel aktivitelerinde yer almasını sağlardım. Elbette unun gerçekleşebilmesi için internet ve televizyon akışının kesildiği saat aralarında ülke genelinde İspanya’da düzenlenen o günde bir saatlik araların verilmesi konusunda yetkililerle görüşürdüm. Bu sayede atacağımız her bir adımda toplumumuzun kültürel ve sosyal açıdan gelişmesi, engin bir genel-kültür bilgi birikimine sahip olmasını ve daha verimli geçirilen bir çalışma sisteminin oturtulmasını sağlardım. Çünkü toplumun bu şekilde devam etmesi halinde o bağımlısı oldukları televizyon beyinlerindeki her filizin bir bir solmasına ve günün sonunda hafıza denen o uçsuz bucaksız ormanın bir anda kocaman bir çöle dönüşmesine sebep olacaktır.

Uzun lafın kısası, Cemil Meriç’in de söylediği gibi “Televizyon,aylak,şuuru iğdiş edilmiş,hiçbir zaman okumak ve düşünmek alışkanlığı kazanamamış sokaktaki adam için icat edilmiş bir nevi afyonudur.”. Bu yüzden toplumumuzun her açıdan gelişmesi için onları kültür ve sanattan caydıran aktivitelere en azından günün bir kesitinde son verip yararlı aktivitelere yönelmeleri konusunda çalışmalara imza atardım.

(Visited 32 times, 1 visits today)