…Her yerim her zamanki gibi ağrıyordu. Her zaman olduğu gibi yine o kötü gün sabahı geliyordu. Kahvaltı desen yok, öğlen yemeği yok, akşam yemeği yok! Nasıl geçecek günler böyle. Çok çalıştım yine bugün. Ama yine ekmek desen yok, su desen az! Ailem, en çok onlara üzülüyorum işte. Benim için çabalayamadıklarına üzülüyorlar.
Bu sabah başladı o çalışma rutini. Alışmıştım zaten olacaklara! Ama her gün takıldığı gibi aklıma yine bir şey takılmıştı. Niye başka yerlere göç edemiyoruz. Burada yeterince üzülüyoruz zaten. Her sabah diyorum onlara , yapamayız diyorlar. Neden diyorum, cevap vermiyorlar. Benim bilmediğim ailemi çok mutsuz eden bir şey var burada. Ne kadar çabaladıysam da bana hiç bir şey söylemiyorlar.
Her zaman olduğu gibi bu bereketsiz toprakların üzerinde çalışırken bir adam geldi yanıma. Bana garip garip baktı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, bir anda gözden kayboldu…