TEK BEDEN ÇİFT KİŞİLİK

Uzun yıllardır tedavisi olmayan ve beni serseme dönüştüren ilaçlarla geçiştirebildiğim, annemden bana miras kalan sinir bozucu bir hastalıkla uğraşıyorum. Basit olarak açıklamam gerekirse ruh halinde aşırı değişiklikler ortaya çıkartan duygusal bir bozukluktur. Psikolojik olarak tedavisi olsa da her insanda işe yaradığı söylenemez. Düzenli olarak kullanılan birtakım ilaçlar ile kontrol altına alınabilse de ilaçların kullanımı bırakıldığı taktirde hastalık şiddetli bir şekilde devam eder.

Hastalığım sonucu hayatımdaki olaylara bakış açım, tepkilerim sürekli olarak değişkenlik göstermekte. İnsanlarla ilişkim de tahmin edebileceğiniz üzere oldukça karmaşık. Zaten pek de arkadaşım yok, hatta galiba hiç. Her ne kadar ilaçlarımla birlikte normal bir insan gibi davrandığımı anlatmaya çalışsam da ne yazık ki çok da etkili olmuyor. Çevremdeki çoğu insan beni deli diye adlandırıp yanıma bile yaklaşmıyor. Oysa ki çoğu zaman onlardan hiçbir farkım yok. 

Alıştığımı düşündüğüm yalnız hayatım artık canımı sıkmaya başlamıştı. Sonuçta büyüyordum ve herkes gibi bende arkadaşlarımla dışarı çıkmak, sosyalleşmek istiyordum ki bu benim en büyük hakkımdı. Bir gün kendimce ders çalışmaya gittiğim bir kafede yanıma bir kız oturdu. Anladığım kadarıyla o da yeni biriyleriyle tanışmak istiyordu. Galiba evren sesimi duymuştu. İlk başta yüzüne garipser bir ifadeyle dik dik baktım ama onu korkutmak istememiştim belki de ilk arkadaşım o olacaktı. Sevimli bir halde ismini söyledi, kendini tanıttı. Bende ismimi söyledim ve tanıştık. Çok atılgan ve konuşkan biriydi. Hala neden yanıma geldiğini anlayamasamda oturduk ve saatlerce sohbet ettik. Çok keyifliydi. Ona hastalığımdan bahsetmeyi düşünmüyordum. Sonuçta bu beni anormal biri kılmazdı. Ayrıca onun da diğer insanlar gibi beni yargılamasından, en kötüsü bir anda kalkıp gitmesinden korktum. Hastalığımın hayatımın önüne geçmesine izin vermeyecektim.

O kızla çok güzel bir arkadaşlık kurduk. Sanki bir mucize gibi bir anda girdi hayatıma. İlk defa kendimi yaşıtlarım gibi hissedebildim. Olabildiğince fark ettirmemeye çalıştım ani tepkilerimin sebebini. Onun da anladığını düşünmüyorum fakat bana güvendiğini bildiğim birine yalan söylemek beni içten içe rahatsız ediyordu. Ona karşı tamamen dürüst olamıyorsam biz nasıl arkadaşdık.

Hayatımın asla düzene girmeyeceğini ve yalnız bir deli olduğumu düşünmeye başlamıştım. Bana bu geni veren ailemden, kendimden,herkesten nefret ediyordum. İlaçlarımı kullanmamaya başlamıştım. Sonuçlarını bildiğim halde hepsini çöpe atmıştım. En son kendime zarar verebilecek duruma gelmiştim. Ta ki ilk ve tek arkadaşım evime gelene kadar. Odaya girdiğinde beni o halde görünce yüzünde oluşan korku ve endişe ne kadar kötü bir durumda olduğumu fark etmemi sağlamıştı. Oturup ona her şeyi anlatmaya karar verdim çünkü bildiğim kadarıyla arkadaşlar böyle yapardı. Bu güne kadar ki yersiz çıkışlarımı, bir günümün diğer günü tutmayışının asıl sebebini öğrenince hiç de tepki vermedi. Bunun benim isteğimde gerçekleşmediğini ve ilaçlarımı kullanıp kendime zarar vermediğim sürece bir sorun olmadığını söyledi. Bana sıkı sıkı sarıldı. Hayatımda ilk defa ailem dışında biri tarafından kabul edilip sevildiğimi hissettim. Bir daha asla böyle davranmayacağıma söz verdim. Ailem, kendim ve onun için. O gün anladım ki hayattaki en güzel şey, tüm kusurlarınızı bilmesine rağmen sizin hala muhteşem olduğunuzu düşünen birisinin olmasıdır.

 

(Visited 48 times, 1 visits today)